İnsanda güçsüzlükle ilgili olan şey özgürlükle ilgili olamaz. Bu durumda insan hiçbir biçimde özgür diye nitelendirilemez, çünkü o varolmayı bilememektedir ya da aklını kullanmayı bilememektedir, insan ancak varolma gücüne, insan doğasının yasalarına göre eylemde bulunma gücüne sahip olduğu ölçüde özgürdür.”
Senbize sadece babalık değil aynı zamanda iyi bir arkadaş oldun. Hayatın zorlukları karşısında güçlü durmayı öğrettin. Babaya güzel sözler olarak ne yazsam az gelir, ona en büyük sözü; seni seviyorum babacığım diyorum. Bir adam sevdim, adam gibi adam! Hiç bırakmayan ve son zerresine kadar seven adam!
Herşeyin tereyağından kıl çeker gibi kolay olmasını bekleyenler gün gelir yavan bir ekmeğe muhtaç kalırlar! Zor zamanlar ı atlatabilmek için mücadale sözleri ile insanın her şeyden önce umutlu olması lazımdır. “Ben bittim, mahfoldum, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”.
May2nd, 2014. PDR Personelinin İstihdam Alanlarını Koruma ve. Geliştirmeye Yönelik Çalışmalar. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneğinin kuruluşundan itibaren en. çok uğraştığı sorunlardan biri Milli Eğitim Bakanlığının, Psikolojik Danışma. ve Rehberlik lisans eğitiminden mezun olmayanları da (alandışı) okul.
Üniversite Hayatı ve Zorlukları. Başlık sizi yanıltmasın ya da kafanızı karıştırmasın. Üniversite hayatı yani eğitimi ile ilgili yazı yazdık ancak başlık sanki çok zor olacakmış gibi bir izlenim uyandırmasın sizlerde. Bir çok öğrencinin hayalidir liseyi bitirip iyi bir üniversite okumak.Kimisi daha küçükken, lise
Bu yıl, ailenizi anlamak, empati kurmak için daha çok zaman ve çaba harcayabilirsiniz. Evinizi, dünyanın karmaşıklığı ve hayatın zorlukları karşısında kaçıp sığınabileceğiniz ve huzuru yakalayabileceğiniz bir yuva haline getirebilir, sevgi, şefkat ve merhamet ile kuşatabilirsiniz.
Dw2e8H. Yarın ölecekmişsin gibi yaşa. Sonsuza kadar yaşayacakmışsınız gibi öğrenin. - Mahatma Gandhi, 1869-1948, Hindistan bağımsızlık lideriA hayatta başarı ise, A = x + y + z. İş x, oyun y ve z çeneni kapalı tutuyor. - Albert Einstein, 1879-1955, Alman-Yahudi fizikçiHayat bir batıktır, ancak cankurtaran sandallarında şarkı söylemeyi unutmamalıyız. - Voltaire, 1694-1778, Fransız filozof ve yazarZihninizin durumunu değiştirerek hayatınızı değiştirebilirsiniz. - William James, 1842-1910, Amerikalı filozofHayat yatay bir düşüştür. - Jean Cocteau, 1889-1963, Fransız sanatçıYaşamak için bekleyemeyeceğiniz bir hayat yaratın. - Zig Ziglar, 1926-2012, Amerikalı kendi kendine yardım yazarıAncak geçmişi unutanlar, bugünü ihmal edenler, gelecekten korkanlar için hayat çok kısa ve endişelidir. - Seneca, 4 AD-65 AD, Romalı filozofHemen yaşamaya başlayın ve her ayrı günü ayrı bir yaşam olarak sayın. - Seneca, 4 AD-65 AD, Romalı filozofHayatı fazla ciddiye almayın; Bundan asla canlı çıkamayacaksın. - Elbert Hubbard, 1856-1915, Amerikalı yazarHayat, hissedenler için trajedi, düşünenler için bir komedidir. - Jean de La Bruyère, 1645-1696, Fransız yazarHangisinin bana uyduğunu ve en çok hangisinin olduğunu görmek için neden elbiseler gibi farklı hayatları deneyemiyorum? - Sylvia Plath, 1932-1963, Amerikalı şair ve yazarHayat sıfır toplamlı bir oyundur. - George Carlin, 1936-2008, Amerikalı komedyenYaşam için beklemeyin. Özlemeyin. Her zaman ve her an mucizenin burada ve şimdi olduğunun farkında olun. - Marcel Proust, 1871-1922, Fransız yazarYaşamak acı çekmektir; hayatta kalmak acı çekmede anlam bulmaktır. - Victor Frankl, 1905-1997, Avusturyalı nörologNoel Korkak Ya birinci sınıf ya da üçüncü hayattan geçeceğim, ama asla ikinci sınıfta olmayacağım. - Noel Coward, 1899-1973, İngiliz oyun yazarıRüyalar gibi şeyleriz ve küçük hayatımız uykuyla doludur. - William Shakespeare, 1564-1616, İngiliz şair ve oyun yazarı - The TempestHayat bir bisiklete binmek gibidir. Dengenizi korumak için hareket etmeye devam etmelisiniz. - Albert Einstein, 1879-1955, Alman-Yahudi fizikçiSık sık üzülen hayat kısalığı, bu konudaki en iyi şey olabilir. - Arthur Schopenhauer, 1788-1860, Alman filozofHiç şüphe yok ki hayat bize zevk almak için değil, üstesinden gelmek için verildi. - Arthur Schopenhauer, 1788-1860, Alman filozofHayatta önemli olan zafer değil, mücadeledir; esas olan fethetmek değil, iyi savaşmış olmaktır. - Pierre de Coubertin, 1863-1937, Fransız, Olimpiyat Oyunlarının babasıOtobiyografi, ancak utanç verici bir şey ortaya çıkardığında güvenilebilir. Kendini iyi anlatan bir adam muhtemelen yalan söylüyor, çünkü içeriden bakıldığında herhangi bir yaşam sadece bir dizi yenilgidir. - George Orwell, 1903-1950, İngiliz yazarHayatın en büyük amacı duyumdur - acı içinde de olsak var olduğumuzu hissetmektir. - Lord Byron, 1788-1824, İngiliz şairHayat, yürümeyi öğrenmeden önce yanlış dönüş yaptığımız bir labirenttir. - Cyril Connolly, 1903-1974, İngiliz yazarHayat, sürekli bir ölüm sürecidir. - Arthur Schopenhauer, 1788-1860, Alman filozofHayatımızın kum saatinden ne kadar çok kum kaçarsa, onu o kadar net görmeliyiz. - Jean-Paul Sartre, 1905-1980, Fransız filozofHayat, sanatı, sanatın Hayatı taklit ettiğinden çok daha fazla taklit eder. - Oscar Wilde, 1854-1900, İrlandalı yazarHayata dair umutsuzluğun olmadığı bir yaşam sevgisi yoktur. - Albert Camus, 1913-1960, Fransız yazar, Nobel 1957İnsanlar hayatı tamamen çok zaman alıcı buluyor. - Stanislaw Jerzy Lec, 1906-1966, Polonyalı özdeyişlerin yazarıEski bir söz vardır, "Hayat kırkta başlar." Bu aptalca. Hayat her sabah uyandığın zaman başlar. - George Burns, 1896-1996, Amerikalı komedyenHayatta satrancın aksine oyun şah mattan sonra devam eder. - Isaac Asimov, 1920-1992, Amerikan Bilim Kurgu yazarıİşin sırrı, yalnızca kendini yok edebilecek şeyin gerçekten canlı olmasıdır. - Karl Jung, 1875-1961, İsviçreli psikiyatristHayat zor bir tekliftir ve ilk yüz yıllar en zorudur. - Wilson Mizner, 1876-1913, Amerikalı oyun yazarıHayat dört harfli bir kelimedir. - Lenny Bruce, 1925-1966, Amerikalı komedyenHayat, sıkı çalışmadan ölümlülere hiçbir şey vermez. - Horace, MÖ 65-8, Romalı şairHayat, duvarları ayna olan yalnız bir hücredir. - Eugene O'Neill, 1888-1953, Amerikalı oyun yazarı, Nobel 1936Her gün küçük bir hayattır her uyanış ve küçük bir doğum, her yeni sabah biraz gençlik, her gün biraz dinlenip uyuyacaktır. - Arthur Schopenhauer, 1788-1860, Alman filozofHayat senin ne yaptığındır. Her zaman oldu, her zaman olacak. - Eleanor Roosevelt, 1884-1962, 32. ABD başkanının eşiYine de hayatım ne roman! - Napolyon, 1769-1821, Fransız İmparatoruYaşama sevgisi hala mümkündür, yalnızca biri farklı sever güvenmediği bir kadına duyulan sevgi gibidir. - Friedrich Nietzsche, 1844-1900, Alman filozofBenim hayatım benim mesajımdır. - Mahatma Gandhi, 1869-1948, Hindistan bağımsızlık lideriHayatın en büyük trajedisi, çok erken yaşlanmamız ve çok geç bilge olmamızdır. - Benjamin Franklin, 1706-1790, Amerikalı politikacı ve yazarYararsız bir yaşam erken bir ölümdür. - Wolfgang Goethe, 1749-1832, Alman şair ve filozofHayat, masrafları karşılamayan bir iştir. - Arthur Schopenhauer, 1788-1860, Alman filozofHayatınızın uzunluğu hakkında hiçbir şey yapamazsınız, ancak genişliği ve derinliği hakkında bir şeyler yapabilirsiniz. - HL Mencken, 1880-1956, Amerikalı köşe yazarı ve kültür eleştirmeniHayat, hakkında ciddi olarak konuşulamayacak kadar önemli bir şeydir. - Oscar Wilde, 1854-1900, İrlandalı yazarHayat şaşırtıcıdır, başınıza pek çok beklenmedik şey gelebilir. Küçük, büyük değil. - Eugene Ionesco, 1912-1994, Fransız-Rumen oyun yazarıPek çok Amerikalı gibi o da hediyelik eşya dükkanlarında bulduğu şeylerden anlamlı gelen bir hayat kurmaya çalışıyordu. - Kurt Vonnegut, 1922-2007, Amerikalı yazarBir adamın hayatı, öncelikle başarısız olduğu zaman ilginçtir, iyi biliyorum. Çünkü bu, kendini aşmaya çalıştığının bir işaretidir. - Georges Clemenceau, 1841-1929, Fransa BaşbakanıHayatınızdaki yıllar, yıllarınızdaki hayattan daha az önemlidir. - Ralph Waldo Emerson, 1803-1884, Amerikalı filozofHayatın uzunluğu değil, derinliğidir. - Ralph Waldo Emerson, 1803-1884, Amerikalı filozofHayat, zevkten zevk almaya değil, istemeden bir ilerlemedir. - Samuel Johnson, 1709-1784, İngiliz yazarİnsan yaşamı her yerde, çok şey katlanılacak ve zevk alınacak çok az şey olan bir durumdur. - Samuel Johnson, 1709-1784, İngiliz yazarYaşamak zaman alır. Herhangi bir sanat eseri gibi, hayatın da düşünülmesi gerekir. - Albert Camus, 1913-1960, Fransız yazar, Nobel 1957Hayat gözyaşlarına kadar yaşanmalı. - Albert Camus, 1913-1960, Fransız yazar, Nobel 1957Ama insanlar bilmeli ki, bu insan hayatı tiyatrosunda sadece Tanrı ve meleklerin seyirci olması için ayrılmıştır. - Francis Bacon, 1561-1626, İngiliz filozofAsla yaşamıyoruz; her zaman yaşamak beklentisindeyiz. - Voltaire, 1694-1778, Fransız filozof ve yazarHayat bir soğan gibidir; her seferinde bir katmandan soyarsınız ve bazen ağlarsınız. - Carl Sandburg, 1878-1967, Amerikalı şairHayatı daha az anlamak için büyüdükçe, onu daha çok sevmeyi öğreniyorum. - Jules Renard, 1864-1910, Fransız yazarBu hayat, her hastanın yatağını değiştirme arzusuna sahip olduğu bir hastanedir. - Charles Baudelaire, 1821-1867, Fransız şairBüyük yaşam sanatı, ruhun fazla yaşamını beden için hayata nasıl dönüştürebileceğidir. - Henry David Thoreau, 1817-1862, Amerikalı yazarHayat gerçekten kırkta başlıyor. O zamana kadar sadece araştırma yapıyorsun. - Karl Jung, 1875-1961, İsviçreli psikiyatristİyi bir hayat ile kötü bir hayat arasındaki fark, ateşin içinden ne kadar iyi geçtiğinizdir. - Karl Jung, 1875-1961, İsviçreli psikiyatristHayatın en önemli üç alanı çalışmak, aşk ve sorumluluk almaktır. - Sigmund Freud, 1856-1939, Avusturyalı psikolog, psikanalizin kurucusuHayat birbiri ardına lanet olası şeylerden ibarettir. - Elbert Hubbard, 1856-1915, Amerikalı yazarHayata hazırlanmanın en iyi yolu yaşamaya başlamaktır. - Elbert Hubbard, 1856-1915, Amerikalı yazarGerçek hayat kahkaha, aşk ve işte yatar. - Elbert Hubbard, 1856-1915, Amerikalı yazarBolluk içinde yaşam ancak büyük aşkla gelir. - Elbert Hubbard, 1856-1915, Amerikalı yazarHayat, kader ve özgür irade arasında bir uzlaşmadır. - Elbert Hubbard, 1856-1915, Amerikalı yazarHayat, daha iyi bir amacı hak eden bir çabadır. - Karl Kraus, 1874-1936, Avusturyalı yazarBir kez bile yaşamıyorsun. - Karl Kraus, 1874-1936, Avusturyalı yazarHayatın en büyük kullanımı, onu daha uzun sürecek bir şey için harcamaktır. - William James, 1842-1910, Amerikalı filozofDoğal ve ruhsal olmak üzere iki hayat vardır ve diğerine katılmadan önce birini kaybetmeliyiz. - William James, 1842-1910, Amerikalı filozofHayat hakkında öğrendiğim her şeyi üç kelimeyle özetleyebilirim - Devam ediyor. - Robert Frost, 1874-1963, Amerikalı şairHayat, belki de en iyi, iki uyanış arasındaki kötü bir rüya olarak kabul edilir. - Eugene O'Neill, 1888-1953, Amerikalı oyun yazarı, Nobel 1936Hayat, tutmanın ve salıvermenin dengesidir. - Rumi, 1207-1273, Pers mistik ve şairHayatınızı ateşe verin. Ateşinizi körükleyenleri arayın. - Rumi, 1207-1273, Pers mistik ve şairHayat, biz başka planlar yaparken başımıza gelen şeydir. - Thomas La Mance, Amerikalı mizahçıİnsan, hayatını geçmiş üzerine muhakeme ederek, şimdiden şikayet ederek, gelecekten korkarak geçirir. - Antoine Rivarol, 1753-1801, Fransız özdeyiş yazarıHayat bir paraşütle atlama gibidir, ilk seferinde doğru yapmalısın. - Eleanor Roosevelt, 1884-1962, 32. ABD başkanının eşiHayatın anahtarı, zorlukları kabul etmektir. Biri bunu yapmayı bıraktığında ölür. - Bette Davis, 1908-1989, Amerikalı oyuncuPip, sevgili yaşlı adam, hayat, birbirine kaynatılmış pek çok bölmeden oluşur ... - Charles Dickens, 1812-1870, İngiliz yazarHayat kolay olmamalı, çocuğum; ama cesaret alın keyifli olabilir. - George Bernard Shaw, 1856-1950, İrlandalı yazar, Nobel 1925Tüm yaşam sınırsız bir uluma olsun. - Vladimir Nabokov, 1899-1977, Rus-Amerikan yazarHayatta olmak, yara izlerine sahip olmaktır. - John Steinbeck, 1902-1968, Amerikalı yazar, Nobel 1962Hayat bir tefeciden biraz daha fazlasıdır Kabul ettiği birkaç zevk için çok yüksek bir faiz oranı alır. - Luigi Pirandello, 1867-1936, İtalyan yazar Nobel 1934İster kendi hayatımın kahramanı olacağım, ister o istasyonun başka biri tarafından tutulup tutulmayacağı, bu sayfalar gösterilmeli. - Charles Dickens, 1812-1870, İngiliz yazarHayatımızı başkalarının ölümü oluşturur. - Leonardo da Vinci, 1452-1519, İtalyan bilge ve ressamSonsuzluğu kavrayamıyorum ama yine de sonluluğu kabul etmiyorum. Hayatımın bağlamı olan bu maceranın sonu gelmeden devam etmesini istiyorum. - Simone De Beauvoir, 1908-1986, Fransız yazarKaranlık bir uçurumdan geliyoruz; karanlık bir uçurumda son buluruz; aradaki parlak boşluğa Hayat denir. - Nikos Kazantzakis, 1883-1957, Yunan yazarHayatımız sadece bir flaş. Yine de vaktimiz var. - Nikos Kazantzakis, 1883-1957, Yunan yazarHayat bir resim yapmaktır, bir bedel değil. - Oliver Wendell Holmes Jr., 1841-1935,Hayattaki amaç, her zaman olmanız gereken yerde olduğunuzu keşfetmektir. - Aldοus Huxley, 1894-1963, İngiliz yazarYetersiz bir yaşam kadar ölümden korkmayın. - Bertolt Brecht, 1898-1956, Alman yazarBir insanın hayatında yalnızca üç olay vardır doğum, yaşam ve ölüm. Doğduğunun bilincinde değildir, acı içinde ölür ve yaşamayı unutur. - Jean de La Bruyère, 1645-1696, Fransız yazarHayatın bu kadar garip olmasının nedeni, çoğu zaman insanların başka seçeneği olmamasıdır. - William Maxwell, 1908-2000, Amerikalı yazarİnsan uzun bir süre hayatı kandırabilir, ama sonunda bu bizi hep olmak istediğimiz şey yapar. - André Malraux, 1901-1976, Fransız yazar ve devlet adamıHayat, olmadığımız şey olma ve yapamadığımızı yapma mücadelesidir. - William Hazlitt, 1778-1830, İngiliz denemeci ve eleştirmenÖlmeden hemen önce hayatının gözlerinin önünde parladığı söyleniyor. Bu doğru, buna Hayat deniyor. - Terry Pratchett, 1948-2015, İngiliz yazarYanlış hayat doğru yaşanmaz. - Theodore Adorno, 1903-1969, Alman filozofAristoteles'in hayatı neydi? ' Cevap tek bir cümlede yatıyordu 'Doğdu, diye düşündü, öldü.' Ve geri kalan her şey saf anekdottur. - Martin Heidegger, 1889-1976, Alman filozofHayatta kalmak, hayatın ikinci yasasıdır. Birincisi, hepimiz biriz. - Joseph Campbell, 1904-1987, Amerikalı akademisyenHayat bir filme geç gelmek, herkesi pek çok soruyla rahatsız etmeden neler olup bittiğini anlamaya çalışmak ve sonra nasıl bittiğini öğrenmeden beklenmedik bir şekilde aranmak gibidir. - Joseph Campbell, 1904-1987, Amerikalı akademisyenGerçekten yaşayabilmen için birkaç kez ölmen gerekiyor. - Charles Bukowski, 1920-1994, Amerikalı yazarHayat, başkalarının kötülüklerine karşı bir savaştır. - Baltasar Gracian, 1601-1658, İspanyol yazarUzun vadede tehlikeden kaçınmak, doğrudan maruz kalmaktan daha güvenli değildir. Hayat ya cüretkar bir maceradır ya da hiçbir şeydir. - Helen Keller, 1880-1968, Amerikalı yazarHayat, anlaşılması için yaşanması gereken bir dersler dizisidir. - Helen Keller, 1880-1968, Amerikalı yazarYaşarken, yaşayalım! - Latince ifadeSanat uzun Hayat Kısadır. - Hipokrat, MÖ 460-370, Antik Yunan hekimi, "Tıbbın Babası"Hayat yaşamak değil, iyi bir hayat yaşamaktır. - Dövüş, MS 43-104, Roma epigram şairiHayat karanlıkta uzun bir mücadeledir. - Lucretius, MÖ 98-55, Romalı şairHayat hareket halindedir. - Güneş saati sloganıİyi yaşayan iki kez yaşar. - Latince ifadeHayat aynı kaldığı için akıp gidiyor. - Orta Çağ Güneş Saati sloganı Tüm hayatım sevmediğim bir sigara ve yine de içiyorum. - Akis Panou, 1933-2000, Yunan halk şarkıları yazarıYaşadığın hayatı sev. sevdiğin hayatı yaşa. - Bob Marley, 1945-1981, Jamaikalı şarkıcıSonsuza kadar yaşamaya niyetliyim. Çok uzak çok iyi. - Steven Wright, 1955-, Amerikalı komedyenNasıl yaşanacağı dışında her şey çözüldü. - Jean-Paul Sartre, 1905-1980, Fransız filozofPazartesi günleri iyidir. Senin hayatın berbat. - Ricky Gervais, 1961-, İngiliz komedyen ve senaristTicaretim ve sanatım yaşıyor. - Michel de Montaigne, 1533-1592, Fransız düşünürİstediğimiz gibi değil, yapabildiğimiz gibi yaşıyoruz. - Menander, 4. kuruş. BC, Antik Yunan oyun yazarı Yeni KomediHayat kısa ve Sanat uzundur; fırsat uçup gidiyor, aldatıcı deneyim ve yargılama zor. - Hipokrat, MÖ 460-370, Antik Yunan hekimi, "Tıbbın Babası"Hiç kimse yaşamayı seçtiği hayatı yaşamaz. - Menander, 4. kuruş. BC, Antik Yunan oyun yazarı Yeni KomediBir heykel gibi, bir hayatın tüm parçaları güzel olmalı. - Sokrates, MÖ 469-399, Antik Geek FilozofuServet kıskanmadığında hayat ne kadar tatlıdır. - Menander, 4. kuruş. BC, Antik Yunan oyun yazarı Yeni KomediSorgusuz bir hayat bir erkek için yaşamaya değmez. - Sokrates, MÖ 469-399, Antik Geek FilozofuHayat sanatı, dansçınınkinden çok güreşçi sanatı gibidir, bu bakımdan ani ve beklenmedik başlangıçlarla karşılaşmaya hazır ve sağlam durması gerekir. - Marcus Aurelius, MS 121-180, Roma İmparatoru - Meditations VII, 61İnsan hayatı doğa ve yasalar tarafından yönetilir. - Aristoteles, 384-322 BC, Antik Yunan filozofuHayat bir soğan gibidir, ağlayarak soyulur. - Fransız atasözüBugün hayatla tanıştın mı? - MetLife SloganıHarika Bir Hayat 1946 Görüyorsun George. Gerçekten harika bir hayatın vardı. Onu bir kenara atmanın ne hata olacağını görmüyor musun? - It's a Wonderful Life 1946 filmindenBak! Hareket ediyor. Yaşıyor. Yaşıyor ... Yaşıyor, hareket ediyor! - Frankenstein 1931 filmindenBeni üzen de bu hayat kitaplardan çok farklı. Keşke aynı olsaydı açık, mantıklı, organize. - Pierrot le Fou 1965 filmindenBu senin hayatın ve her seferinde bir dakika bitiyor. - Fight Club 1999 filmindenGünü yakala. Günü yaşayın çocuklar. Hayatlarınızı olağanüstü hale getirin. - Ölü Ozanlar Derneği 1989 filmindenAnnem her zaman, “Hayat bir kutu çikolata gibiydi; ne elde edeceğini asla bilemezsin”
Her geçen gün daha da zorlaşan yaşamımızda daha güçlü olmak için hayatın zorluklarına karşı nasıl davranmalı sizler için derledik. İçinde bulunduğumuz bu hayat ister zengin ister fakir çoğumuz için bazı zamanlarda yorucu olabilir. Yaşadığımız zorluklarda güçlü kalabilmek ise bizim tavrımıza ve üreteceğimiz sorunlara bağlıdır. Sorunlar karşısında güçlü durduğumuz zaman daha az zararla içinde bulunduğumuz zorlu durumdan daha kolay çıkabiliriz. Bu nedenle ne yapacağımızı bilip ona göre davranmamız daha iyi sonuçlar doğuracaktır. Basit bir kaç davranış ve düşünce şekli ile zorlu olaylardan güçlü çıkabilir ve sizi etkilenmemesini sağlayabilirsiniz. Unutmamalıyız ki herkesin başına hayatında çoğu kez zorlu olaylar gelebilmektedir. Umutsuzluğa kapılıp kötü etkilenmemek için aşağıda yer alan önerilere göz atmanızı tavsiye ederiz. Çözüm Odaklı Olmak Başınıza gelen kötü bir olayda sızlanmak yerine ben bu olaydan nasıl çıkabilirim diye kendinize önce bir sorun. Konu her ne ise çözüm getirmeye çalışın ve bunun için çaba gösterin. Kendinize bir yol çizdiğinizden bu yolda ilerlerken dönüp arkanıza bakarsanız çok fazla sizi etkilemediğini sizde göreceksiniz. Çözüm Odaklı Olmak Yer Değiştirmek Yaşadığınız yerde çok fazla zorluk çekiyor ve artık oradan mutlu değilseniz mutlaka yer değiştirin. Ağaç değilsiniz ve istediğiniz yere gidebilirsiniz. Bu yüzden bazı anlarda kaçmak ta iyi bir çözümdür. Kendinize yeni bir yerde yeni bir hayat kurarak hayatınıza yeni insanları alıp onları tanıyıp keşfetme hazzını koyun. Yer değiştirdiğinizde sıkıntılarınızı kendinizle götürmek yerine orada bırakın. uzaklaşmak zorluklardan sıyrılmak için en rahatlatıcı yöntemlerden biridir. Yer Değiştirmek Başkalarına Göre Hareket Etmeyin Kendi duygu ve düşüncelerinize göre her zaman hareket edin. Başkalarının beklentilerine ve düşüncelerine göre kesinlikle hareket etmeyin. Herhangi bir sıkıntıda başkalarını dinleyerek hareket ettiğinizde ilerde pişman olabilirsiniz ama o zaman iş işten geçmiş olur. Benliğinizi kaybetmeden, yıkılmadan her zaman kendi duygu ve düşünceleriniz ile hareket edip zorluklar ile mücadele edin. Böylelikle ilerde pişman olsanız bile bu kendi kararınız yüzünden olur ve daha az üzülürsünüz. Açıkça düşüncelerinizi belli edip kimseyi dinlemeyerek doğrularınızı savunun. Başkalarına Göre Hareket Etmeyin
almanya hakkında, toplam yıllık farklı bölgelerdeki tecrübelerimden faydalanarak günlük hayat ve ülkenin düzeni ile ilgili bilgiler vermek istiyorum. olumlu yanların yanında bu yazı almanya hakkında tecrübe ettiğim olumsuzluklardan fazlasıyla bahsedeceğim bir olumsuz eleştiri yazısı olacak zira kendimce sistemde ve toplumda içine girilmeden anlaşılamayacak fazla sayıda sorunun mevcut olduğunu hayat düzeninden başlayalım o zamanalmanların zaten sakin ve düzenli bir günlük hayatı tercih ettikleri biliniyor. nasıl bir sakinlik bu ondan biraz bahsedelim. insanlar hafta içi ev iş arasında gidip geliyorlar ve genellikle akşamları evlerinde aileleriyle veya yalnız hobileriyle ilgilenerek vakit geçiriyorlar. zaten genelde nüfusu 200 bin civarı ve altı şehirlerde kışın akşam 6’dan sonra yazın akşam 8’den sonra açık kafe dahi bulmak oldukça zor. aynı şekilde süpermarketler de saat 8 dedi mi kapanır. bu saatlerden sonra sadece bahar sonundan yaz sonuna kadar sokakta tek tük insan görürsünüz. gördükleriniz de genelde köpeğini gezdiren veya akşam yemeği sonrası yürüyüşe çıkmış çiftlerdir. sokakta insan grupları görmezsiniz, gezen eğlenen gençler görmezsiniz. yazın iş çıkışı şehir merkezleri biraz dolu olur ama saat 7-8 de o da biter. cumartesi ise dışarıda sosyalleşme günüdür. sadece şehirde gezmek değil, entelektüel sosyal aktivitelerin, festivallerin kralına gidilir ve çevre büyük şehirlere geziler yapılır. festival demişken burada bir parantez açmak istiyorum insanların genç yaşlı fark etmeksizin şu biçim kostümleri giyerek ortalıkta gezdikleri eğlendikleri bir fantezi orta çağ festivaline gitmiştim. bu şekilde akla mantığa gelmeyecek etkinlikler mevcut neyse biz konumuza devam edelimşehrine göre değişir ama cumartesi günleri mekanların öğlen 3-4 gibi kapanmasıyla hayatın şehir içinde bittiği yerler de vardır. pazar günleri ise zaten her yer kapalıdır millet ya evinde oturur ya da yine doğa yürüyüşüne falan çıkar. yani kısacası dışarı çıkıp insanlarla sosyalleşebileceğiniz zaman oldukça kısıtlıdır. insanlar batılı yaşam tarzının verdiği kaliteli kişisel alan ve yüksek maddi alım gücü sebebiyle kendileriyle baş başa vakit geçirmektedirler. ancak bu belki de türkiye hakkında en çok özlediğim şeye mani olmakta. bir arkadaş grubuna, bir şehre, dolu dolu ait hissederek yaşanılan, insanların ara sıra olan ev partilerinde değil sokaklarda sosyalleştiği hareketli bir hayat burada yok arkadaşlar. spontane bir şekilde kendiniz böyle bir ortam kurmaya çalışırsanız, insanların bunu garipsediğini ve buna anlam veremediğini görürsünüz. çünkü insanlar içme ile tiyatro ile konser ile yani kısacası adı belirlenmiş ve planlanmış bir aktivite ile sosyalleşirler ve bu ülkenin kültürel seviyesini baya yükseltir evet ancak o yakınlık etkinlik bittiğinde biter. yani insanın kendisi ile sosyalleşmezler. tanımadığınız insanlar size yolda selam verirler ve evet bu çok hoştur. ama o kadardır işte, daha ötesi yoktur. ufak şehirlerde zaman zaman tatil günlerinde trafik ışıklarının bile kapatıldığı bir sessizlikten bahsediyorum. kimisi bu sessizliği ve kişisel alanı çok sevebilir, ama kesinlikle benim için uygun bir şey değil. bu sebeple gözümü büyük şehirlere diktim zaten. berlin, münih, vb. gibi şehirlerde olay bir türkiye seviyesine gelemese de insan ilişkileri ufak şehirlere göre çok daha canlı. akşam 8’den sonra da veya gün içerisinde hatta pazar günü hayatı dışarda yaşayabileceğiniz farklı noktalar mevcut. bu sebeple bu düzen taşradaki almanlara her zaman kaotik, düzensiz ve yorucu gelir. insanlar toplum içerisinde tahmin ettiğiniz gibi bazı durumlar hariç oldukça saygılı, kibar ve sakin davranıyorlar. o an bir acele halinde olan insanlar garipseniyor bile diyebilirim. dijital sistemlerciddi bir seviyede olan bir sorun olmasa bahsetmezdim ancak bu konuda almanya dünyadaki en kötü durumdaki gelişmiş ülke olabilir. dijital sistemlerin ülkede ve toplum hayatında kullanımı oldukça kötü durumda. bir şeylerin insansız, elektronik, yeni ve farklı bir biçimde yürümesinden akılları çıkıyor. milyonlarca euro çevre politikası yatırımlarına rağmen ülkede her şey hala kağıtla, postayla ve ıslak imza ile yürüyor. alışverişte fişe imza atanlar, online bankacılık kullanmaktan korkan gençler, e-barkod gördü mü belgeyi korkarak kabul etmeyen çalışanlar, yüz yüze görüşmeden onayınızı kabul etmeyen bankacılık sistemi ve daha niceleri mevcut. bu sebeple birçok insan angarya işlerini halletmek için sık sık dışarı çıkar. her şey manuel yürüdüğü ve bürokrasi çok olduğu için bu tarz işlerle türkiye’dekinden çok ama çok daha fazla meşgul oluyorsunuz. hele bir de göçmen olunca… ancak bu bürolara ha deyince gidemiyorsunuz çünkü standart bir mesai kavramları yok. yani bir banka günde 3 saat, diğer gün 6 saat açık kalabiliyor veya bir devlet dairesi hafta içi bir gün komple kapalı olabiliyor. bu yeniye ve dijitale karşı olan çekince ileriki yıllarda başına büyük sorunlar açacak almanya’nın. bunu bir çok kişi başkaları nasıl tecrübeler yaşadılar ancak bunu hem kendim ülkenin farklı bölgelerindeki tecrübelerime, hem de başka göçmenlerin ve almanların fikirlerine dayanarak söylüyorum. almanlar disiplinlidir, dakiktir falan diğerlerini bilmem ama en azından sağlık, internet, bankacılık, posta, ulaşım sektörleri ve devlet daireleri için böyle bir şey yok arkadaşlar, külliyen yalan. her şey için randevu almanız gerekiyor ancak randevuma zamanında alındığım sayılıdır. talep edilen hizmetin gerekliliğini bilen ve sizden buna göre şeyler talep eden çalışan sayısı çok az. herkes standart prosedürü olması gereken basit şeyleri dahi birbirine paslıyor ve çalışanların dedikleri birbirleriyle direkt çelişiyor. hep bir çekinme hali, işleri o olmasına rağmen karar alamama durumu mevcut. yetkililerin müşterinin sorununu çözmek gibi bir derdi pek yok mesainin bitişini bekliyorlar adeta. bunun sebebi de şu, maaşlar belirli bir seviyenin üzerine asla çıkamadığı için insanlar üste çıkmak için motive olmuyorlar, aşağı düşmek gibi bir durum olmadığı için işten çıkartılmaktan da çekinmiyorlar çünkü sendikalar çok güçlü ve sosyal devlet, çalışanları her türlü güvence altına alıyor. bu durumda insanlar yerinde saymakta, eğer bilmiyorsa sizin sorununuzu çözmemekte bir sorun görmüyorlar. sorunlarınız bürokrasi sebebiyle uzun sürede çözülür şayet çözülmezse kurum bizi ilgilendirmez yapabileceğimiz bir şey yok der geçer sorunun sebebi onlar veya sistemin kendisi olsa bile. bu sektörlerde yetkilinin mağduriyetimi görüp durumu ele alarak bana yardım ettiği ne yazık ki çok azdır. bir yetkiliye sıradan bir soru sorduğunuzda dahi işi onu bilmek olmasına rağmen sanırım, galiba, herhalde öyledir, bilmiyorum üzgünüm gibi cevaplar çok fazla duyarsınız. bu konuda yüzlerce olumsuz tecrübe yaşamasaydım ve bunu almanlardan da işitmeseydim bu kadar detaylı yazmazdım. ama bu önemli bir konu olduğu için sağlık sistemine ayrı bir parantez açmak istiyorumavrupa’da sağlık sigortanız olması zorunlu. bu sebeple özel veya devlet sağlık sigortası yaptırmak ve haliyle bu sigortanın aylık primlerini ödemekle yükümlüsünüz. memur, öğrenci, serbest meslek erbabı, bireysel çalışan ve 2021 yılı için yılda 64 bin 350 € ve üstü kazanan işçiler özel sigorta yaptırma hakkına sahip. diğer türlü devlet sağlık sigortası yaptırıyorsunuz. devlet sağlık sigortası aylık brüt maaşınızın %16’sı gibi bir civarına denk geliyor ve şirketiniz bu meblağın yarısını sizin için üstlenmekle yükümlü. yani sizin brüt maaşınızdan %8 civarı bir miktarı sigorta keser, şirketiniz sizin brüt maaşınızın yanında devletin ilgili kurumlarına sağlık sigortanızın da içinde olduğu bütün sosyal güvenlik payınızın yarısını da ekstra öder. bu durumda sizin için devlet veya özel hastane gibi bir ayrım yoktur. istediğiniz yere gidip tedavinizi olabilirsiniz herhangi bir fark ücreti ödemeden. bu sebeple her yer özel klinik ve hastane kaynar çünkü doktorlar ve şirketler bu kuralın yaratacağı pazarı görerek bireyselleşmeye ve özelleşmeye gitmişlerdir. aile hekimi ve uzman hekimi ayrımı aynı şekilde burada da var. öncelikle aile hekiminize gitmeniz istenir. şayet aile hekiminiz gerek görürse uzmana sevk yazar. ancak uzman hekim keyfine göre sizi sevksiz veya sevkli kabul edebilir. çünkü nasıl olsa özel kliniktir ve parasına bakmayı tercih eder. sanırım sağlık sistemi hakkında en takdir ettiğim şey, sağlık hizmetinin en özel branşlar için dahi ülkenin en ücra köşesinde bile bulunabilmesidir. bu konuda cidden büyük iş başarmışlar. ayrıca kliniklerin ve hastanelerin oldukça temiz, hastane gerginliği barındırmayan sessiz yerler olduğunu belirtmeliyim. gelelim sağlık sektörünün olumsuz yanlarınasağlık hizmetinden faydalanabilmek için ilk önce kendinizi bizzat giderek bir aile hekimine kayıt ettirmeniz gerekir. sistem bunu otomatik olarak yapmaz çünkü sistem diye bir şey yok. peki bu neden bir sorun? şayet söz konusu aile hekimi yeteri kadar hastaya sahip ise sizi reddetme hakkına sahip. sigorta payı ödüyor olsanız bile tedaviye ulaşabilmek için yüksek yaşlı nüfustan ötürü aile hekimi bulmakta zorlanabilir doktor doktor gezebilirsiniz. hatta sizi yerimiz yok diye kabul etmeyip sizden sonra arayan almanları kabul dahi edebilirler. bu şekilde pasif agresif ırkçılık toplumun birçok alanında kendini gösterir. neyse bu sonraki konumuz. aile hekiminden telefon ile randevu alabilirsiniz genelde aynı gün veya birkaç gün sonrası için burası güzel. ancak uzman doktorlarda iş çok farklı. branşa göre ufak şehirlerde dahi randevu tarihleri bir iki ay sonrasına verilebiliyor ve bu çok da anormal değil. dijital sistem eğer klinik kendisi için yaptırmadıysa kesinlikle yok. randevunuzu telefonla alırsınız, tabi her gün değişen açılış saatlerine denk getirerek aramanız lazım. ilk başta bu çok sonraya randevu verme durumunun sebebi için burası avrupa doktorun hastaya ayırdığı süre uzun ya ondandır demiştim. ancak farklı bölgelerde, çeşitli branşlardaki uzman doktor randevularına fazlaca gittikten sonra sebebin bu olmadığını anladım zira ortalama muayene sürem 5 dakikayı bile bulmamıştır. hekimler çok saygılı, sakin ve kibarlar gerçekten ancak kalifikasyon olarak türkiye’deki hekimlerin yanına yaklaşabileceklerini ırkçılık ve ayrımcılık mevzusunabu konuda yaşadığım süreç itibarıyla çok iyi bir örnek olduğumu düşünüyorum. bir sene berlin’de erasmus yaptım ve daha sonra yüksek lisans için tekrar almanya’ya geldim. her ne kadar belirli bir seviye almanca bilsem de erasmus zamanında etrafım ister istemez yabancı öğrenciler ile doluydu, bir okul kazanmak, bir iş bulmak, bir ev bulmak veya kendime bir sosyal çevre yaratmak, bir hayat kurmak için çabalamam gerekmedi. çünkü bunlar geldiğimde bana paket olarak verildi zaten. ha ancak yukarıdaki paragraflarda bahsettiğim sorunların fragmanını gördüm diyebilirim. neyse bu sebeple, almanya’dan ayrılırken, ırkçılık yaşamadım işte abartmışlar, zaten ben dönünce okumuş etmiş işimde gücümde düzen kural bilen göçmen olacağım dedim. ancak kazın ayağı öyle değil işte. sonrasında yüksek lisans için buraya yerleşme hazırlıkları yaparken ev bulmakta çok zorlandım. ancak yurt dışındaki yabancıya güvenerek ev vermek istemiyordur dedim ve normal karşıladım. buraya geldikten sonra işim çeşitli kurumlara sık sık düşmeye başladı çünkü artık kendi hayatımı kurmak ile sorumluydum. bu sırada almancamın anadilim olmadığını fark eden ve kağıtlarda ismimi gören çalışanların yüzünün düştüğünü ve işimi yokuşa sürdüklerini gördüm. bu bir oldu iki oldu üç oldu… normalde istenmemesi gereken bir belge benden isteniyor, normalde yasada yazmayan bir kural benim için uygulanmak isteniyor, olması gerekenden daha yüksek bir ücret benden talep ediliyordu. hele ki bu çalışanlar bana ekstra sorular sorarken buraya okumak için gelen bir mühendis olduğumu duyunca iyice şüpheleniyorlar ve bunu daha iyi nasıl ifade edebilirim bilmiyorum ama adeta öğrencinin kağıdında hata arayan bir öğretmen gibi bana ve belgelerime bakıyorlardı. bu durumu birden fazla kere yaşadım ve farklı bölgelerdeki göçmen arkadaşlarımdan, hatta eşlerine yapılırken olaya şahit olmuş göçmenlerle evli almanlardan dahi duydum. sonra dedim neyse en azından günlük hayatta yoklar özel ve resmi kurumlar ile işim bittiğinde bir daha uğraşmam bunlarla. sonrasında günlük hayatta insanlarla sohbet ederken de aynısının olduğunu fark ettim. sohbet ediliyor her şey çok hoş, türküm deyince insanların o düşen suratlarını izliyorum ve ardına gelen e peki ne zaman ülkene dönüyorsun sorularını duyuyorum. sonrasında bir bakıyorum almanya’ya bilmem nereden göç etmiş biriyle yakınlaşmışım arkadaşlık anlayışım benzer, sorunlarım benzer, ister istemez bir destek olma durumu oluyor. böyle böyle derken ister istemez bir şekilde etrafım göçmenlerle dolmaya başlıyor ve çoğu da aynı süreci yaşadığını söylüyor. istediğiniz kadar kural, düzen, dil bilin, karşıdaki etikete bakıyor ve uzak duruyor senden, yaptığı şey bu. tabi ki bu mesafeye almancanın ingilizce gibi kolay ve sohbette akıcı bir dil olmaması da etki ediyordur diye bu ülke 60 yıldır göçmen alıyor. herhalde de en çok türk göçmen almıştır. ancak bu ülkenin yaşlı kesimi hala bugün sokakta ana dilini konuşan göçmene gözlerini dikip rahatsız edecek kadar ısrarla bakıyor. bunu çok ama çok sık yaşıyorum. bakın 60 yıl diyorum, hala bu sürede yabancı bir dil duymaya alışmamışlar ve hala farklı bir yaratık görmüş gibi çekiniyorlar, garip garip bakıyorlar. istediğin kadar tipin avrupalı’ya benzesin, istediğin kadar dikkat çekmeyecek bir biçimde konuş, o an senin ne olduğun, kim olduğun, ne kadar sicili temiz biri olduğunun hiçbir önemi yok. işte o bakışla beraber, senin oraya duyduğun aidiyet zedeleniyor. ancak bu durumun genç nesilde farklı olduğunu söylemeliyim. bu konuda 30 yaş altı nesil çok daha açık fikirli. yani karşıdakine göçmenden önce insan olarak bakmayı becerebiliyor ve daha sağlıklı iletişim kurabiliyorsunuz. yani burada bir hayat kurmak, bu sistem içerisinde bir şey başarmak istiyorsanız ki bu çok önemli bu tarz olaylarla karşılaşmanız olası. ancak türkiye’den işinizi bulup buraya yerleşip hayatınızı aileniz içerisinde, sadece alım gücünün tadını çıkartarak, insanların içerisine pek de karışmadan ve bunun için çabalamadan yaşarsanız bunlarla tabi ki çok daha az açılardan ölçüp tartacak olursam, almanya tabii ki çok güzel bir ülkeortalama üstü olan beklentilerinizi dahi karşılayacak bir hayatı uzun bir süre güzel güzel yaşayabilirsiniz. benim için yüksek maddi alım gücüm, çok memnun olduğum çalışma şartlarım, ileride kısmetse alacağım pasaportun gücü ve ülkenin sahip olduğu prestij sebebiyle burada iş tecrübesi edinmiş birinin dünyanın her yerinde türkiye’ye göre çok daha az zorlanarak hayat kurabilecek olması şu anda beni burada tutan sebepler. şu an için, yukarıda bahsettiğim olumsuzlukları yaşamak, odak hedeflerimi elde edeceksem değer diye düşünüyorum. ancak burada uzun bir hayat yaşamak, burada yaşlanmak ve ölmek, işte buna hiç sıcak bakmıyorum. Orada Olan Birinden Almanya'da Göçmen Bir Türk Olarak Yaşamanın Güncel Zorlukları
Hayatın Zorlukları ile Baş Etme Her birimize günlük, haftalık, aylık veya yıllık yaşantımızla ilgili bir şeyler sorunluğunda genelde yaşanan zorluklardan bahsederiz. Bazıları zor, bazıları daha zor, bazıları ise çok zordur. Bu zorluk seviyesi genelde bizim sorunları ne kadar çabuk çözdüğümüz veya çözemediğimizle alakalı olur. Ancak işin özünde zorluk seviyesini bu sorun karşısında ne kadar aciz kaldığımızla alakalıdır. Ne kadar aciz kalırsak sorun o kadar zordur. Zorluklar karşısındaki davranışlarımız, tutumlarımız ve eylemlerimiz o sorunun çözülmesini sağlıyormuş gibi görünür. Oysaki çabalarımız olayların akışını değiştirmez. Her şeyde olduğu gibi bu olay ve akışlarda sadece rahmani iradenin sonucudur. Zorluklar kusursuz ruhumuzun kusurlu dünya ve kusurlu bedendeki tekamül yolculuğunun bir parçası olup bütün bu kusurlulukların amacı ruhtaki kusursuzluğu fark edilebilir ve yaşanılabilir kılmasıdır. Bu durumda esas amaç kusurlulukların düzeltilmesi değil ruhun kusursuzluğuna dönmektir. Zorlukların seviyesinin ne olduğunun ne kadar zor olduğunun bir önemi yoktur. Allah’tan ne kadar yardım alabildiğinizle ilgili bir durum vardır. Allah’ın rahmeti, merhameti ve sevgisi sonsuzdur ve bir çoğumuzun zannettiği gibi koşullu ve gıdım gıdım sevmez. Zorluklar kaşısında Allah’ın sonsuz yardımı varsa nasıl oluyorda biz hala bu zorlukları yaşıyoruz? Negatif düşünce, eylem ve yargılarımızla yapmış olduğumuz seçimler yüzünden kararan kalbimize bu yardımlar ulaşmaz. İşte bu yüzden zorluklar karşısında arınmak, saflaşmak ve açılmak yoluyla bu yardımı alabiliriz. Allah’ın yardımı ile de çözülemeyecek zorluk yoktur. Sevgilerimle,
000000 Yıllık Sözleri Eğitim süreci her öğrenci için sancılı bir süreçtir. Dersler, sınavlar bitmek bilmeyen bir maraton. Bu maraton acı tatlı bir ok anı bırakır üzerimizde. Öğrenciliğin bittiğinin hayatın diğer sınavlarının başlayacağının göstergesidir son sınıf. Eskiden sadece üniversiteden mezun olurken yapılan yıllıklar şimdi artık birçok dönemin ilköğretim, lise hatta anaokullarında bile yapılmakta. Fakat sanırım hepimiz bunda hem fikiriz ki en iyi yıllık lise ve üniversite bitiminde yapılan yıllıklardır. Bu yıllıklara her öğrenci arkadaşı hakkında iyi bildiği duygu ve düşüncelerini yazar. Bu nedenle yıllık sözleriniz ayrı bir önem taşır her öğrenci için. Bu yıllıklarda yılların birikimi anılar saklıdır. Bazen arkadaşın için bir şeyler yazmak zor olabilir. Güzel sözler yazmak istersin. Ama istediğin onu senin gözünle nasıl görüldüğünü anlatmak ise, hele bir de iyi bir gözlemciysen yazamayacağın bir şey olamamalı sevgi ve dostluktan arkadaşlıktan başka. Okul yıllarında edinilen arkadaşlıklar ve dostluklar kimi zaman bir ömür devam eder. Çünkü iş hayatı gibi normal hayat gibi değildir okul yılları. Menfaat gözetmeksiniz paylaşırsın her şeyi, her duygunu. Sevgiye dayalıdır arkadaşlıkların dostlukların. Bu nedenle ömürlüktür. Yeri gelir bir simidi paylaşırsın, yeri gelir kıyafetlerini. İşte katışıksız sevgi ile yaşanan okul yılları bu nedenle unutulmaz, yıllık sözleri bu nedenle duygusal olur. Yıllık Sözleri Bilgi ve tecrübelerini gelecek nesillere aktarma zamanı geldi demek. Ne çabuk geçiyor yıllar, mutluluklar. Yaşam merdivenlerini tek tek çıkıyor, bunda da başarılı oluyorsun. Umarım her şey bundan sonra da istediğin gibi Olur. Mezuniyetini kutlarım. Mezun olmak her şeyin bittiği anlamına gelmez. Bu sadece bir başlangıç, bunu sakın unutma ama bu günün tadını doyasıya çıkart. Şimdi bu okuldan mezun oluyoruz ya sanma ki ayrılacağız, sanma ki kopacağız. Tam tersi daha bir kenetleneceğiz ve yakın olacağız bir birimize. Unutma ki zorluklardan korkmayan insanlar için başarıya ulaşmak oldukça kolaydır. Güzel günlere yürümemiz dileğiyle. Geride 8 koca sene bıraktık ve simdi mezun olduk hayatımın geri kalanı da umarım bu günüm ki gibi eğlenceli hüzünlü ama en önemlisi arkadaşlarımla geçer. Okula ilk merhaba dediğim günden bu yana benim arkadaşımsın ve inan ki hep arkadaşım olarak kalacaksın. Bak kaç yıl oldu yan yanayız ve emin ol uzun yıllarda seninle yan yana olacağımıza inanıyoruz benim karizmatik arkadaşım. Güzel ve mutlu günlere yürümen dileğiyle. Okul sonrası hayatında hep başarılı ve mutlu olmanı diliyorum. İnanıyorum ki sen güzel günlere yürüyeceksin. Seninle hayat dolu günler yaşadık. Şimdi artık hayat dolu okul yıllarından zorlu mücadelenin olduğu bir hayata adım atıyoruz. Evet zorluklar bizi bekliyor ama biliyorum ki biz zorlukları yine yenecek ve başarılarla dolu günlere adım atacağız. Zafere sağlam adımlarla yürüdüğün başarılarla dolu yıllara. Hayat insana neler getirir bilmem ama bazı zamanlar olur insan karşısına çıkanı anlatıp anlatmamak arasında kalır. Seni anlatmak için oturup yazmaya başladım ancak, kelimeler kifayetsiz kalır derler ya işte o durumu yaşıyorum şimdi. Dostluk ve arkadaşlığın anlamını sende buldum. Seninle güldüm, gülümsedim, ağladım kavga ettim. Kısacası hayata dair iyi veya kötü birçok şeyi yaşadım. Şimdi satırlara dökmek gerekiyor ama hiç bir sözcük seni ve arkadaşlığını tam anlatamaz. Kendine hep iyi bak can arkadaşım benim. Ne desem nasıl anlatsam olmuyor işte. Yılları geçirdik birlikte. Aynı sıralarda yan yana oturduk, sohbet ettik, güldük gülümsedik. Sonra uzun gecelerde sabaha kadar sohbetler edip okulu bitirince yapacaklarımıza dair hayaller kurduk. Velhasılı kelam seninle güzel bir arkadaşlık, iyi bir dostluğumuz oldu. Parasız kaldık, yürüdük, Kavga etik üzüldük ve bazen sebepsiz yere güldük uzun uzun. Ama hep yan yana olduk. Şimdi kısa bir veda sahnesi yaşıyoruz uzun bir hayat yolculuğuna çıkmak üzere. Mutlu ve güzel günlere adım atman dileğiyle. İyi bak kendine. Yüreğini bıkmadan usanmadan insanlara açan, olduğu gibi görünen göründüğü gibi yaşayan, dürüst, her türlü macerayı yaşamış her türlü insanla karşılaşmış olmasına rağmen ruhunu yeni doğmuş bir çocuğunki kadar temiz tutmayı başarmış dostum, yıllar ne kadar çabuk geçiyor değil mi? Eminim sende benim gibi inanılmaz derece net bir şekilde hatırlıyorsun tanıştığımız ilk günü. Hayatıma girişin ile artık hiç bir şey aynısı gibi olamazdı. Seni tanıdıkça kendimi tanır oldum senin anlattıklarınla büyüdüm dünyayı algılamam bile farklı oldu. İşte o günlerden bu günlere çok şey yaşandı. Senin de dediğin gibi su aktı yolunu buldu’. Hiç şüphe yok ki yıllar sonra gene bugünkü gibi hem başarılı, hem insani özelliklerine sahip çıkmış bir insan olarak bulacağım seni. Bir ömür boyu mutlu olmanı diliyorum zeki adam. Okul sıralarına ismimizi kazıdığımdan bu yana ne kadar zaman geçti unuttum. Dersten atıldığımız günleri hatırlarsın değil mi. İşte o günlerde ki gibi çocuk kalsın yüreğin ve çocuksu gülümseyişlerin eksik olmasın yüzünden. Eğitim hayatımızın sonuna geldik ve şu an üniversite sıralarından mezun olup daha zorlu olan hayat yolunda mücadeleye hazırlanıyoruz. Ancak aklından çıkarma ki biz istedikçe zorlukları yenmemiz bizim için kolay olacaktır. Başarılarla dolu günlere ulaşman dileğiyle. Eski aşk, arkadaş, dost, kardeş, aile. Kısaca her şeydin benim için. Nerdeyse 5 sene bu şekilde geldi geçti hayatımızdan. Neler yaşamadık, görmedik ki bu zaman içerisinde. Ne kelimeler yeter ne de zaman yeter bunları anlatmaya. Tek bildiğim bir şey var ki iyisiyle kötüsüyle hiçbir zaman unutulmayacak oldukları. Bilirsin cümlelerle aram hiçbir zaman iyi olmadı ama şundan emin ol ki nerde, kimle olursak olalım geçmişe dönüp baktığımız zaman yüzümüzde bir tebessümle birbirimizi hatırlayacak olduğumuzdur. Sen böyle bir insansın benim için. Bunu hiçbir zaman unutma olur mu? Hayat karşımıza neler çıkaracak bilemiyorum sadece bunu elimizden geldiği kadar korumaya çalışacağımı biliyorum. Umarım hayat sana çok daha cömert davranır yeter ki sabırlı ol ve gülümsemeye devam et. Çok mutlu bir hayatın olduğunu biliyorum, yeni günlerin daha çok mutluluk getirmesini dilerim senin için çünkü bunu hak ediyorsun.
hayatın zorlukları ile ilgili yazılar