Re: Diyaliz hastasına lasix. gönderen Denizimgs. 16.10.2016 - 05:47:52. mı,kalp yetmezliği değilse kby hastası yüklenmiştir büyük ihtimal,asidozda varmış diyalize girecek.idrar çıkışı olmayan hastaya lasix yok.eğer hastanın saturasyonları çok düşüktüyse entübe olup diyalizli yoğun bakımada gidebilirdi. Kullanıcı adı.
Diyalizhastası iyileşir mi? Ama yine de canlı vericili böbrek nakli yaparak bu hastaları diyalizden kurtarabiliyoruz. Diyalize giren hastalarda beklenen yaşam süresi, böbrek nakli olanlarda beklenen yaşam süresinin 5'te 1'dir. Diyalize başlayan her 100 hastanın 5 yıl sonra yüzde 59'unu, 10 yıl sonra da önemli bir kısmını
Konya'da yaşayan diyaliz hastası kadın, abisinden nakledilen böbrekle yeniden hayata tutundu. 2011 yılından itibaren 6 yıl boyunca diyalize bağlanan Aliye Kurma, 2017 yılında abisinden
Kanınızındiyaliz makinesinde dolaşımı sırasında, cihazdaki membranlar fazla sıvıyı, mineralleri ve atıkları ayrıştırır. Temizlenen kan vücuda geri verilir. Çoğu kişi 4 saat süreyle haftada 3 defa diyalize girer. Bazı kişiler yanlış bilgilendirildiği için diyalizden çekinirler. Koma haline sokulup bir solunum
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Diyaliz hastası Semavi Duraman'dan genel ve detay görüntüler ile röportaj ÖZGÜN TİRAN - Böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gören ve düzenli şekilde diyalize
DiyalizHastalarının Sağlık Sorunları Kronik Böbrek Yetmezliğinin Ötesinde. Türkiye’de yaklaşık 70.000 diyaliz hastası olduğu biliniyor. Bu sayı yılda % 4-5 artış göstererek yükselmeye devam ediyor. Öngörüler ise, yakın gelecekte 100.000 kişinin diyaliz hastası olacağı yönünde.
WmWVJP. Diyaliz hastaları, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanlarının yardımına ihtiyaç duyarlar mı? Evet, böbrek yetmezliği hastaları hemodiyafiltrasyon denen işleme ihtiyaç duydukları son dönemde diyaliz makinesine bağlanmalıdırlar. Bu işlem için bir damar erişim yoluna ihtiyaç duyarlar. Bu damar yolu Kalp ve Damar Cerrahları tarafından sağlanır. Biraz açabilir miyiz? Diyaliz makinesi belli süreler içinde, belli basınç ve miktarda kanı böbrek benzeri bir mekanizmayla süzer ve vücuda geri pompalarlar. Bu işlemi sağlayabilecek bir damar yolu olmalıdır. Kateter, fistül bu damar erişim yollarının en önemlilerindendir. Eğer hasta günler içerisinde diyalize alınacaksa kateter takılması işlemi, 3 aydan daha uzun süre sonra diyalize alınacaksa fistül arteriyovenöz fistül -AVF operasyonu yapılır. Kateter takılması nasıl bir işlemdir? Diyaliz makinesinin çalışabilmesi için hastanın vücudundaki kanın gerekli tedbirler alındıktan sonra belli bir basınç ve miktarda makineye aktarılabilmesi, temizlendikten sonra vücuda geri verilmesi gereklidir. Bu yüzden hastanın kalbe giden büyük bir damarına büyük olarak nitelenebilecek yapay bir tıbbi malzeme yerleştirilir. Ameliyathane şartlarında lokal anesteziyle yapılır. Çeşitleri var mıdır kateterlerin? Halk arasında geçici ve kalıcı olarak isimlendirilen kateter çeşitleri vardır, ancak böbrek fonksiyonları bozulmuş, diyaliz ihtiyacının olduğu son döneme gelmiş hastalar için geçici olarak isimlendirilen kateterler değil kalıcı olarak nitelendirilen kateterler kullanılmalıdır. Gerçekte geçici olarak isimlendirilen kateterler sadece birkaç kez diyaliz ihtiyacının olacağı, hastaneden taburcu edildikten sonra diyaliz yapılmayacak hastalara sadece o dönem için takılır. Normalde ismi yatak başı, yatak yanı kateterdir. Böbreklerin süzmekte zorlanacağı zehirlenmeler, ani kalp yetmezlikleri sonrası vücutta sıvı yükünde artma ve bu gibi durumlarda takılır, hastanın mevcut durumu düzeldikten sonra çıkarılır, evine gönderilir, zaten başka diyaliz ihtiyacı olmayacaktır. Bu kateter malzeme niteliği ve formu açısından kolay yerinden çıkmaya, kanama yapmaya, enfeksiyona yol açmaya çok meyillidir. Gerçekte kateterlerin kalıcı olması istenmez. Yine doğru olmayan bir isimlendirmedir bu. Doğrusu uzun süreli kullanılabilen kateterdir. Geçici olarak isimlendirilen katetere göre farklı bir malzemeden, farklı bir formda üretilmiştir. Üretim özelliği, vücutta bulunduğunda daha az enfeksiyona yol açma, daha uzun süre kullanılabilmesini sağlamaktadır. Kateterler dışarıyla bağlantılı ve vücuda ait olmayan malzemeler olduğundan yabancı cisim reaksiyonu, enfeksiyon, alerji, pansuman ve bakım ihtiyacı, kişisel hijyenin sağlanamasında zorluk açısından yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Kateterlerin takılma amacı, gerçekte Fistül denen özel yapılar oluşturulana kadar bekleyemeyecek hastaların zaman kazanmalarını sağlamaktır. Fistül nedir ? Fistül tıbbi olarak Arteriovenöz Fistül- AVF olarak isimlendirilir. Hastanın diyaliz makinasına bağlanıp gereken basınç ve miktarda kan akımının sağlanması için yapılan özel cerrahi bir işlemdir. Özel tekniklerle usulüne uygun olarak uygun bir toplardamar bir atardamara bağlanır. Başarılı olmuş işlem sonrası ideal şartlarda en az 3 ay bu bölgeden diyalize alınmak gibi herhangi bir işlem uygulanmaz. Bu sürede normalde düşük basıncın olduğu, damar duvar yapısı ince olan toplardamar, bir atardamara bağlandığından içinde daha yüksek basıncın olduğu, damar duvar yapısının bu basınç ve akım miktarına göre kalınlaşıp sağlamlaştığı kendine özel bir damar haline gelir. Bu yapıdaki damarın kontrolü yapılarak, diyaliz için kullanılmasına izin verilir. Kateterler işte bu ameliyat ve damar değişim sürecine zaman kazandırır. Her zaman böyle bir yol mu izlenir, kateter takılır, fistül operasyonu yapılır, beklenir gibi? Bu nokta çok önemli. Gerçekte ideal olan böbrek yetmezliği ile takip edilen hastanın diyalize girmeden en az 4- 6 ay önce fistül operasyonu için bir kalp ve damar cerrahına yönlendirilmesidir. Böylece hastanın genel durumu daha iyi, damar yapıları daha sağlam ve hasar görmemişken işlem yapılmış olur, başarı şansı ve hasta konforu daha yüksektir. İşlemlerin yapılması zor mudur, tehlikesi, riskleri var mıdır? Belirtmeden geçemeyeceğim bir konu bu. Kateter işlemi de, fistül ameliyatı da kalp damar cerrahlarının ancak özel ilgi alanları olanları tarafından sahiplenilegelmiştir. Bu yüzden hastalarımızın bu konuyu iyi araştırmaları bu konuda tecrübeli bir uzmana başvurmaları son derece önemlidir. Kateter takılması gibi basit olduğu düşünülebilecek bir işlemde bile akciğerde sönme, kanama, kateterin yanlış damara yerleştirilmesi gibi hastanın kaybına kadar gidecek sonuçlar oluşabilir. Bu nedenlerden dolayı hastanın işlem öncesi değerlendirilip kateterin yerleştirileceği damar yapılarının ultrasonografi ile kontrolü gereklidir. Benzer konular AVF operasyonu için de geçerlidir. AVF operasyonları kolların, mümkün olan ele en yakın bölgelerinden yapılmalıdır. Böylece hastanın diyalize alınacağı damar uzunluğu arttırılmış ve fistülün tıkanması gibi sorunlar sonrası diğer kola geçilmesi olasılığı azaltılmış olur. Diyaliz hastaları için başka damar erişim yolu yöntemleri de var mıdır, en ideal damar erişim yolu hangisidir? Baştan belirtmek isterim, en ideal diyaliz erişim yolu fistüldür. Ancak karar hastaya, hastanın durumuna göre verilir. Kendi damarının kullanılamadığı durumda olan hastalara yapay damar yerleştirme ameliyatları, başka şansın olmadığı durumlarda çok kullanılmayan, değişik bölgelerden kateter yerleştirme işlemleri de yapılabilir. Sonuç olarak diyaliz hastalarının damar yolları hayat yollarıdır. Bu yüzden tecrübeli, bu konuda uzman, işlemler sonrası gelişebilecek sorunları giderebilecek Kalp ve Damar Cerrahlarına başvurmaları önemlidir. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Böbrek yetmezliği diyaliz işlemlerinin hangisinin seçileceği tamamen doktor tarafından seçilecektir. Bu işlemler için mutlaka en doğru doktora gidilir. Diyaliz işlemi Böbrek yetmezliği hastalığında var olan diyaliz hastaların vücutlarında biriken atıkların ve sıvıların bir zar aracılığı ile işlenmesine denir. Böbrek yetmezliği diyalizi kişilerin yaşam kalitelerini yükseltmek ve sağlıklı bir yaşam geçirmelerini sağlamak adına yapılır. Diyaliz tedavisi hangi hastalara uygulanır ve yapılır; Böbrek işlevlerinin % 90 oranında kaybedilmesi sonucunda Tedaviye cevap vermeyen sıvı fazlalıklarında Böbrek yetmezliğinden kaynaklı olarak önüne geçilmeyen kusmalarda Böbrek yetmezliğinden kaynaklı olarak perikardit olanlarda Böbrek yetmezliğinden kaynaklı olarak bilinç kaybı yaşayan böbrek hastası Böbrek yetmezliğinden kaynaklı olarak kanama eğilimi olan hastalar diyaliz makinesi uygulaması yapılır. Diyalize girmeden önce hastaya hazırlık aşaması yapılır. Hasta olan kişinin kanı alınır ve bu kanın alınarak makineye verilmesi için oldukça büyük bir damar yolu açılması gerekmektedir. Bundan dolayı hasta olan kişilerin toplardamarı ile atardamarı cerrahi işlemler ile birleştirilmelidir. Bu işleme Arterio-Venöz Fistül adı verilir. Acil şekilde diyaliz uygulaması yapılacaksa damar içinde kateterizasyon uygulaması yapılır. Diyalize girecek olan hastalar diyaliz merkezlerinden yardım alabilir. Özel hastaneler ve özel diyaliz merkezlerinde diyaliz fiyatları araştırılmalıdır. Aksi olan durumlarda oldukça yüksek meblağlar ile karşılaşmak mümkündür. Böbrek yetmezliği tanısının koyulabilmesi için; İdrar testi yapılmalıdır. Bu testte şeker ve protein tespiti yapılır. 24 saatlik idrar testinde protein kaybı tespiti yapılır. İdrar kültüründe idrar yolu iltihaplanmasına bakılır. Kan testi yapılır. Bu testte fosfor, kalsiyum, potasyum, sodyum, kreatin ve üre düzeylerine bakılır. Damar yolundan verilecek olan boyalı ilaçlar ile idrar yollarının görüntülenmesi sağlanır. Ultrason ile böbrek ve idrar yolların görüntülenmesi sağlanır. Böbreklerden alınacak olan doku parçası ile biyopsi yapılır ve ne olduğunun tespiti yapılır. Kaç Tür Diyaliz Tedavisi Vardır? Hemodiyaliz tedavisi Periton tedavisi Hemodiyaliz; bu tedavi ilk defa 1911 senesinde doktor olan Kolff tarafından ortaya çıkartılmıştır. Özel olarak hazırlanmış olan membran yardımı ile hastanın kanından cihazlar aracılığı ile temizlenmesi işlemi yapılmıştır. Hemodiyaliz işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için kesinlikle kan akışının sağlanması gerekmektedir. Aksi durumda sıkıntılar olur. Kan akımının sağlanmasının ardından mebran ile hemodiyaliz cihazının olması da gerekir. Kan akışının sağlanması içinde hasta olan kişilerin toplar ve atar damarları arasında arteriyovenöz fistül oluşturulması gerekmektedir. Yani hasta olan kişilerin toplardamarına kateter konması gerekir. Hemodiyaliz tedavisi gören hastaların hastalık şiddetine ve çıkartmış olduğu idrar düzeyine bağlı olarak haftalık olarak 3 kez ve 6 saat boyunca bu uygulama yapılır. Hasta hemodiyalize girmezse ya da yeterli düzeyde bu tedavi uygulanmazsa yaşamsal anlamda riskler oluşabilir. Hatta ölüm ile sonuçlanan durumlar ortaya çıkabilir. Bu tedavi hemodiyaliz ünitelerinde ya da hastanede uygulanmalıdır. Uygun olan cihazlar ve ekipmanlar yardımı ile evlerde de uygulama yapılabilir. Ülkemizde 15 bin daha fazla hemodiyaliz hastası bulunmaktadır. Hemodiyaliz işlemlerinin nasıl yapılacağı konusunda doktorunuzdan yardım almanız gerekir. Periton Diyalizi Nedir? Periton insan vücudunda bulunan karın boşluğunda yer alan organların çevresindeki zar için kullanılabilecek olan terimdir. Periton diyaliz uygulamasında periton mebran kullanılması yapılmaktadır. 1923 senesinde ilk kez Ganter tarafından uygulanmıştır. Hasta olan kişilerin fiziksel yapılarına göre özel olan solüsyonlar karın boşluklarından verilir. Hastanın vücuduna verilecek olan solüsyon 6 saat bekletildikten sonra tekrardan hazırlanacak olan solüsyon ile değiştirilir. Bu süre zarfında kanda yer alan aşırı sıvı ve üre solüsyonun içine geçecektir. Periton diyaliz işlemleri gün içinde 5 kez uygulanmalıdır. Bu uygulamanın gerçekleştirilmesi için 3 tane etkene ihtiyaç bulunur. Bunlar; karın kısmına yerleştirilecek olan kateter, hastaya uygun olan sıvı, katerer ile diyaliz sıvısı arasında oluşturulacak olan bağlantı sistemidir. Periton diyalizin nasıl yapılacağı konusunda doktorunuzdan yardım almanız
Türkiye’de yaklaşık diyaliz hastası olduğu biliniyor. Bu sayı yılda % 4-5 artış göstererek yükselmeye devam ediyor. Öngörüler ise, yakın gelecekte kişinin diyaliz hastası olacağı böbrek hastalarında yaşam kalitesini arttırmak ve yaşam süresini uzatmak için diyalize girmek olmazsa olmazdır. Fakat diyaliz hastalarının bu süreçte geçirdiği sağlık problemleri, kronik böbrek hastalığını daha güç hale hastalarında hastalığın ve tedavinin etkisiyle ortaya çıkan fonksiyonel kısıtlamalar, birçok psiko-sosyal problemi de beraberinde Böbrek Vakfı - Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi Uzmanı Dr. Bilal Görçin, diyaliz hastalarının ek sağlık problemlerinin tedaviyi güçleştirdiği ve bazen imkânsızlaştırdığını dile getiriyor. Örneğin; haftada 3 kez diyalize girmek zorunluluğuyla bir merkeze bağımlılık ve periton diyalizi hastalarında, günde birkaç kez devamlı torba değiştirme zorunluluğu gibi nedenler hastaların yaşamlarını olumsuz etkileyebilir. Hastalarda idrara çıkamadığı için istedikleri kadar su içememe ve yemek yiyememe, günde birden fazla birçok ilaç kullanımı, büyük kısmında görülen kansızlığa bağlı fiziki kısıtlamalar, seksüel fonksiyon bozukluğu, diyetteki kısıtlamalar, zaman açısından yaşanan sıkıntılar ve ölüm korkusu gibi…Diyaliz hastalarının psikolojik sorunları intihara neden olabiliyor…Ayrıca evlilik hayatında yaşanan sorunlar, tedavi maliyeti ve işsiz kalma korkusu gibi çeşitli sosyo-ekonomik kaygılar da hastaların problemleri arasında. Ayrıca hastaların kanında sürekli üre, ürikasit, kreatinin gibi toksik maddelerin yüksek miktarda bulunması nedeni ile beyin üzerine olumsuz etkilerinin bulunduğu bu hastalarda en ciddi psikolojik sorunlar olarak depresyon, demans bunama delirium psikoz, kişilik ve anksiyete bozuklukları ve madde bağımlılığı sık görülür. Bazı araştırmalar hastaların %10 – 50’sinde bu sorunların bulunduğunu göstermiştir ve bazı hastalarda intihar riski ve davranış bozuklukları olarak ayrıca diyaliz personeline yönelik kırıcı davranışlar, düşmanlık, saldırganlık, paranoya, önyargılı düşünme fonksiyon bozuklukları evliliklerde büyük sorunlar yaratıyor!Hastaların yaklaşık %50’si evlilikle ilgili problemler yaşayabiliyor. Bir çalışmada hemodiyaliz ile tedavi edilen kadın hastaların evlilik açısından duydukları tatmin düzeyinin artmasıyla, yaşam sürelerinin ve kalitelerinin arttığı gözlenmiştir. Seksüel fonksiyon bozukluklarıysa bu hastalarda normal insanlara göre daha sık görülür hatta erkeklerin kabaca %70’inde impotans sertleşememe vardır. Hastalarda kan, üre değerinin yüksek olması sinir harabiyeti, damar hastalıkları, depresyona neden olurken, kullandıkları ilaçlar da seksüel fonksiyon bozukluğuna neden olabiliyor. Diyalizdeki kadınlarda da genellikle adet göremezler ve çocuk sahibi apnesi ve huzursuz bacak sendromu, uyku kalitesini düşüren en önemli nedenlerin başında hastaları arasında yapılan araştırmalar; hastaların yarısının veya daha fazlasının uyku yakınması olduğu hem konuşarak hem de laboratuvar testleriyle saptanmıştır. Uykuya dalma veya uykuda kalma sorunları vardır. Gündüz ise uyuklama sıkça yaşanan bir problemdir. Gene bu hastaların yarıdan fazlasında uyku apnesi saptanmıştır ve bu hastalarda ölüm riski daha yüksektir. Huzursuz bacak sendromu adı verilen yakınmalar bu hastalarda çoktur. Özellikle bacakların alt tarafındaki kaslarda baldır kasında derinden gelen bir hissi tanımlarlar ve bu hissi bacak ve ayaklarını hareket ettirerek hafifletebilirler. Huzursuz bacak sendromu da uykuya dalmayı uyum sağlayamama kimi zaman en uç noktalar ulaşarak komplikasyona neden hastalığı genç yaşta başlamışsa hastalığı kabullenememe ve hastalığı gizleme gibi durumlar sıkça yaşanabiliyor. Türk Böbrek Vakfı - Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi Nefroloji Uzmanı Dr. Bilal Görçin, kola açılan damar giriş yolunun bariz belirginliğini kapatmak için çaba gösterme, çok ilaç kullanması, diyaliz tedavisine başladıktan sonra idrarın azalması ve tamamen kesilmesi nedeni ile hastalığı kabul etmeyip bazen diyalize gelmeme, çoğu zaman ilaçlarını kullanmama veya önerilen kısıtlamalara uymama gibi girişimlerde bulanabildiklerini meyve yiyerek potasyumu yükseltmek, aşırı tuzlu yiyerek tansiyonu yükseltmek, aşırı sıvı alarak solunum yetmezliğine girme gibi sebeplerden dolayı bu hastalarda hastalığı kabullenmeme sorunu olduğunu dile getiren Nefroloji Uzm. Dr. Görçin, bazen de ikincil bir hastalık nedeni ile transplantasyon şansı olmayan hastalarda bu uyumsuzluk daha fazladır.
GüncelDiyaliz hastasına psikolojik destek şart! Diyaliz nedeniyle işini, okulunu, sosyal çevresini kaybedenler, bu durumla baş etmekte zaman zaman zorlanıyor. Böbrek nakli olan hastalar ise kavuştukları bağımsız hayata ilk bir yıl uyum zorluğu yaşayabiliyor. Abone Ol İSTANBUL - Böbrek yetmezliği; hem diyaliz hem de nakil sürecinde hastaların birçok psikolojik sorun yaşamasına neden olabiliyor. Diyaliz hastalarının, nakil olanların ve hasta yakınlarının; gerektiği zaman psikolojik destek almaktan çekinmemeleri gerekiyor. Nakil konusunda bilgili olmak, diyaliz sürecinde uğraşlar edinmek, aileden destek almak ya da nakil sonrası sosyalleşmek gibi alınacak bazı önlemler bu süreci daha kolay atlatmada yardımcı olabiliyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönem organ yetmezliği hastaları katlanarak artıyor. Türkiye'de fazla diyaliz hastası var. Bu hastaların binlercesi kendileri için sağlıklı hayatın anahtarı olan böbrek naklini umutla bekliyor. Gerek diyaliz sürecinde, gerek organ bekleme gerekse organ nakli sonrasında bu hastaların birçok psikolojik sorunla boğuşmak zorunda kaldıklarını belirten Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, böbrek hastalarının psikolojik durumuyla ilgili şunları söylüyor “Böbrek naklinin amacı yalnızca böbreğin işlevlerini düzeltmek değil, aynı zamanda hastanın yaşam kalitesini de iyileştirmektir. Organ naklinin, kronik böbrek yetmezliğinde iyi rehabilitasyon sağladığı, hastalar için doyurucu ve üretken bir yaşam oluşturduğu, diyalize göre ruhsal açıdan daha olumlu etkileri olduğu ve hastaların yaşam kalitesini arttırdığı görülmüştür. Diyaliz sürecinde ise çoğu hastanın gündelik yaşamının etkilendiği, işlerini bırakmak, okullarına ara vermek durumunda kalan hastalar olduğu bilinmektedir. Nakil olmadan önce hastalar diyalize bağlı bir hayat sürmek zorunda kaldıkları için; nakil sonrasında nakledilen böbrek, kişiyi “bağımsız kılan” bir organ olarak görülebilir.” BAĞIMSIZLIĞIN ANAHTARI ORGAN NAKLİ Böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girmesi gerektiğinde hasta yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamak zorunda kalıyor. Diyaliz hastalarının yaşadığı sorunlar; maddi ve mesleki kayıplardan, sosyal etkinliklerde bozulmaya, aile ve arkadaşlardan uzaklaşmaya ve sağlığın belirsizliğine kadar uzanabiliyor. Kadıoğlu, “Gündelik etkinliklerde meydana gelen bu değişimlere hastanın tıbbi durumunun ciddiyeti de eklendiğinde çoğu hastanın psikolojik zorlanmalar yaşadığı görülmektedir. Bazı nakil hastaları için böbrek naklini takip eden ilk üç ay yoğun ilaç tedavisi, tedaviye uyum süreci gibi nedenler dolayısıyla zorlu geçse de; özellikle birinci sene sonunda diyaliz dönemine göre hastalar, fiziksel olduğu kadar psikolojik yönden de olumlu gelişim gösterirler. Organ nakli olan kişiler kendi gücünü yeniden kazanır, sosyal ve fiziksel etkinlikleri iyileşir” diye konuşuyor. UYUM SORUNU TEDAVİNİZİ AKSATMASIN! Kadıoğlu, organ nakli hastalarında psikolojik durumu göz önünde bulundurmanın neden önemli olduğunu ise şöyle anlatıyor Organ nakli olacak ve olmuş hastalara bakıldığında, çoğunun nakil öncesi kronik hastalıkla mücadele etmelerine bağlı olarak psikolojik anlamda ciddi zorluklar yaşamış olduğu görülmektedir. Öncelikle hayati bir organın işlevinin kaybı ve tanının söylenme süreci çoğu hasta için oldukça stresli geçmektedir. Organ nakline karar verildiğinde nakil hakkında bilgi almak, nakil operasyonunu beklemek ve hazırlanmak, nakil olmak ve nakil sonrası iyileşme dönemi de bazı hastalarda psikolojik zorlanmalara neden olabilmektedir. Nakil sonrasında ise organın yeniden işlevine başlaması, hastaneden çıkış ve hastane dışı hayatın yeniden başlaması, perhiz ve ilaç tedavisine uyum ve nakil sonrası kontrol muayeneleri hastaların çoğu için yeni bir uyum süreci gerektirmektedir. Nakil sonrası psikolojik yönden sıkıntısı olan hastaların tedaviye uyumları da iyi olmayabiliyor, ilaç tedavilerini aksatmaya ve sağlıklarına yeterli özeni göstermemeye başlayabiliyor. Bunun sonucunda nakledilen organın işleyişi de olumsuz etkilenebiliyor. Bu nedenlerle nakil olacak ve olmuş olan hastaların ve yakınlarının psikolojik takibi önem taşımaktadır” BÖBREK ALDIM DİYE SUÇLULUK DUYMAYIN Özellikle aile içi nakillerde, aile ilişkileri ve akrabalık konuları ön planda olmaktadır. Yapılan bazı araştırmalar; bir hastanın aile içinden nakil olmaya karar verdiğinde, kadavradan nakilden farklı olarak bir aile yakınına zarar vermekten dolayı suçluluk ve sıkıntı hissedebileceğini belirtmişlerdir. Hastanın vericisi önceden ilişkilerinin çatışmalı olduğu bir kişiyse, nakil sonrası hastanın psikolojik açıdan sıkıntılar yaşayabileceği görülmüştür. Nakil öncesinde alıcı-verici arasındaki ilişki olumlu ve çatışmalı değilken, naklin daha başarılı olduğu ve nakledilen organın çabuk bütünleşme gösterdiği bildirilmiştir. Aile içi vericisi olduğu halde özellikle kadavradan nakil olmak isteyenler ise sevdikleri birisine zarar gelmesinden ve nakil sonrasında vericiyle olan ilişkilerinde sorunlar var olmasından endişe duymaktadırlar. Eşinden böbrek nakli olmuş hastalarla yaptığımız bir çalışmanın sonuçlarına göre; eşlerin psikolojik durumlarının organ nakli sonrası birbirlerini etkilediği görülmüştür. Örneğin; verici olan eşin depresif bir bozukluğu varsa alıcının da depresyonda olma olasılığı yüksektir. Bu nedenle vericilerin de nakil sonrası alıcılar gibi psikolojik destek almaları; hem kendi ruhsal sağlıkları açısından hem de alıcılarının psikolojik durumları açısından önemlidir.” NAKİL KARAKTERİ DEĞİŞTİRMEZ Bilimsel açıdan organ nakli olmuş hastaların kişilik yapılarının değiştiğini gösteren bir çalışma bulunmadığını belirten Klinik Psikolog Zeren Okçuoğlu Kadıoğlu, “Bazı hastalar vericileriyle özdeşim kurarak nakil sonrasında ona benzediklerini, onun özelliklerine sahip olmaya başladıklarını düşünmektedirler2 diyor ve şöyle devam ediyor “Nakledilen organın vericinin özelliklerini alıcıya iletmesi gibi bir durum bilimsel açıdan mümkün değildir. Bu şekilde bir algısı olan alıcıların vericileriyle olan ilişkilerinin dinamiği incelenmelidir. Bazen vericinin organını bağışlamasına karşı olan minnet ve suçluluk duyguları da vericiyle benzeşmesi, onun gibi olması gerektiğini hissetmesine yol açıyor olabilir. Ayrıca beden ve kimlik algısı çok sağlam olmayan bazı alıcılarda da bu gibi düşüncelerin ortaya çıktığı görülebilmektedir. Nakil sonrası kişisel özelliklerin değişmesine neden olabilecek bir diğer neden ise organ nakli öncesinde hayatlarını tehlikeye sokan ciddi bir hastalık dönemi atlatmış olan hastaların nakil sonrasında bazı kişisel özelliklerini terk etme ve hayatlarında yeni bir başlangıç yapma istekleri olabilir. Bu nedenle sevmedikleri ya da kişisel olarak zarar gördüklerini, olumsuz etkilendiklerini düşündükleri bir takım davranış biçimlerini, yaşam tarzlarını değiştirebilmektedirler. Bu şekilde “yeni organ yeni hayat” algısıyla bazı özelliklerini sil baştan değiştirme yoluna gidebilirler.” BİLGİLENEREK SORUNLARI AŞIN Geçmişte psikiyatrik rahatsızlığı olan hastaların bu tip sıkıntılara karşı daha hassas olduklarını hatırlatan Kadıoğlu, hastayı nakil konusunda bilgilendirmenin önemine değinerek şu önerilerde bulunuyor “Nakille ilgili beklentiler genellikle çok yüksektir ve hasta organ naklinin olası sonuçlarını tam olarak anlayamamış olabilir. Bu gibi durumlarda süreçle ilgili memnuniyetsizlik daha belirgin olmaktadır. Bu nedenle her hastanın nakil öncesinde yeteri derecede bilgilendirilmiş olması ve nakil sonrası süreçle ilgili gerçekçi beklentilerinin olması; hastanın ileri dönemde şiddetli bir anksiyete sorunu yaşamaması açısından önemlidir. DİYALİZ HASTALARINA TAVSİYELER • UĞRAŞLAR EDİNİN Diyaliz hastaları maddi ve mesleki kayıplar yaşayabilirler, sosyal etkinlikleri bozulabilir, aile ve arkadaşlarından uzaklaşabilirler, sağlıkları belirsizlik içine girebilir. Bununla baş etmek için diyalize giren hastaların ruhsal olarak güçlenmeye ihtiyaçları vardır. İçlerinden gelmese bile kendilerini bir şeyler yapmaya zorlamak, mesleklerini bırakmış da olsalar hala işe yarıyor olduklarını görmek için bazı uğraşlar edinmek, arkadaş ve aile çevresinden uzaklaşmak yerine zamanının bir kısmını onlarla geçirmek, gelecekle ilgili amaçları ve umutları olması hayattan kopmamalarına yardımcı olacaktır. • AİLENİZDEN DESTEK ALIN Yeterli aile desteğinin olması, özellikle evli hastalarda eş desteğinin olması diyaliz hastalarının psikolojik olarak daha iyi hissetmelerini sağlamaktadır. • HASTALIĞINIZI İNKÂR ETMEYİN Bedensel belirtilerle birlikte görülen kaygılar diyalize giren bazı hastalarda inkâr davranışının, hastalığı kabul etmemenin oluşmasına neden olabilir. Hastalığı kabullenmemiş olmak tedavisini de geciktirir ve diyaliz hastalarının fiziksel olarak daha çok sıkıntı yaşamalarına neden olur. • NAKİL KONUSUNDA BİLGİLENİN Kadavradan bağış ülkemizde yetersiz düzeyde olduğu için nakil olmak isteyen birçok diyaliz hastası için bu süreç psikolojik anlamda oldukça tüketici geçebilmektedir. Bu nedenle aile içinden canlı vericileri olduğunda bir organ nakli merkezine başvurarak gereken bilgileri almaları önerilmektedir. Verici aile içindense onu nakil sonrası yarım bırakacağı ile ilgili endişeler, nakil ekibi tarafından yapılan bilgilendirmeler sonucu çoğu zaman hafiflemektedir. BÖBREK NAKLİ OLANLARA ÖNERİLER • İLK AYLARDA STRES OLABİLİR Bazı hastaların nakil sonrasında da stres yaşadıkları görülebilmektedir. İlk aylarda öfke, depresyon, suçluluk, endişe, uyku sorunları, iştahta değişiklikler, dikkat eksikliği gibi belirtilere bazı nakil olmuş hastalarda rastlanabilir. • İLAÇLAR DUYGUSAL YAPABİLİR Kendinizi daha duygusal hissetmenizin nedeni nakil sonrası kullanmaya başladığınız ilaçların yan etkisinden kaynaklanıyor olabilir. • YARDIM ALMAKTAN KAÇINMAYIN Bazı hastalar nakil sonrası psikolojik olarak iyi hissetmediklerinde, sağlıklarına yeteri kadar dikkat etmeyebiliyor ve ilaçlarını düzenli kullanmayabiliyor. Böyle bir sorun ortaya çıktığında mutlaka organ nakli ekibi haberdar edilmeli ve bir ruh sağlığı uzmanından yardım alınmalıdır. Aksi takdirde ilaçların düzensiz kullanılmaya başlanması böbreğin yitirilmesine neden olabilir. • STRATEJİLER ÜRETİN Nakil sonrası duygularınızla başa çıkmak için stratejiler üretmeniz önemlidir. Örneğin; düzenli egzersiz yapmak, enfeksiyon kapmayacağınız biçimde aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte sosyal etkinliklere katılmak, diyetinize dikkat etmek, düzenli uyku uyumak, nasıl hissettiğinizi anlamaya çalışmak, çevrenizdekilerden gerektiğinde destek istemek, sizin gibi nakil olmuş kişilerle zaman zaman deneyimlerinizi paylaşmak ya da ihtiyaç hissettiğinizde bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak kendinize yardımcı olmanız açısından önemlidir. diyaliz hastasına psikolojik destek şart!Bu haberler de ilginizi çekebilir
Mesaj Gönderim Zamanı 1352 1 Üye 0 arkadaşlar diyaliz hastalarına % kaç rapor veriliyo? babam diyaliz ve tansiyon hastası. ötv siz araç almak için rapor almak istiyoruz... cevaplarsanız çok sevinirim. Mesaj Gönderim Zamanı 1412 2 Üye 0 Diyaliz hastalarının çeşitleri var. Haftada 1 gün diyalize bağlanan 3 gün diyalize bağlanan gibi babanızın durumunu biraz daha ayrıntı vererek yazarsanız daha iyi olur. Mesaj Gönderim Zamanı 1517 3 Üye 0 haftada 3 gün diyalize giriyo ve tansiyonu yüksek Mesaj Gönderim Zamanı 1520 4 Üye 0 Haftada 3 gün diyalize giren böbrek hastalarına %80 sakatlık raporu veriliyor. Mesaj Gönderim Zamanı 1523 5 Mesaj Gönderim Zamanı 1119 6 Üye 0 benim babamda kronik böbrek yetmezliği var ve diyaliz hastası. ağustosun 27 sinde rapo r almak için devlet hastanesinde heyete girdi raporu almak için 20 gün sonra gelin 20 gibi rapor oranı belli olacak. babamın dediğine göre heyete girince kurul başkanı 90 yazdı dedi bekleyip göreceğiz. Mesaj Gönderim Zamanı 1459 7 Üye 0 babam diyaliz hastası 16,09,2009 raporunu aldık %90 oranında rapor verdiler Mesaj Gönderim Zamanı 1607 8 Üye 0 Kuzenime bugün Böbrek+Tansiyondan %91 rapor süresine 1 nedeni nedir neden yazmıyorlar? Mesaj Gönderim Zamanı 1703 9 Üye 0 Sugaremro Diyaliz rapor oranı .%90 dır. Tansiyona da %10 eklemişler Balthazarla. Kuzeninizin durumu tam olarak nedir. Organ naklinde rapor %70 e iner. Belki ondan kaynaklı süreli vermiş olabilirler. Mesaj Gönderim Zamanı 1735 10 Üye 0 ulubey Kuzen daha nakil olmadı falat organ nakli için evrakları hazr içeride nakli nakilin %100 olacağına ve olsa bile böbreğin uyum sağlayacağına kimse garanti veremiyor olması bana enteresan böbreğin geri dönüşü dönüş nakille böyle iken doğmamış bebeğe don biçiilmiş sanki. Mesaj Gönderim Zamanı 0904 11 Üye 0 Sugaremro Bana da garip geldi açıkçası. Mesaj Gönderim Zamanı 1137 12 Üye 0 Annem diyabetten diyaliz hastası oldu ve 2 ay önce diyalize başladı. İlk başta haftada 2 gün giriyodu şimdi 3 e çıkarttılar. Rapor almak istesek yüzde kaç verirler? Ötv siz araç almak sevinirim, Teşekkürler.
diyaliz hastası diyalize girmezse ne olur