Seninablan sayılırım, uzaklardan bir yerden kabul edersen eğer. Ablan olarak seni koruyamadım. Ama inan bana benim gibi düşünen tüm ablaların, abilerin, annelerin, babaların, kardeşlerin hepsi her an seni düşünüyor, aklından seni geçiriyor. Ve inan bana hepimiz kendimizi suçlu hissediyoruz. Sexhikayeleri dinle. merhabalar ben ankaradan mert size başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum tarih 23.08.2005 çok sıcaktı ve kızılay meydanında geziyordum birden canım bira istedi ve ordan bir bara gittim sözde bir tane içecektim neyse sarhoş bir vaziyette eve dönüyordum allahtan evdede kimse yoktu neyse son duraga Ülküyü artık hepiniz tanıyorsunuz, soyadı Hüner değil ama Nagehan annem gibi, Siret ve Filiz yenge gibi “Hünerli Bayanlar” ekibinin bir parçası artık o da :) Kurduğu muhteşem sofralar ve verdiği fikirlerle hazırladığımız tarifler ile bloguma ayrı bir renk katıyor sağ olsun. Cumartesi günü, Ülkü’yü sabahtan Zamanzaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellâl iken, manda berber iken, horoz imam iken. Anam kaşıkta, babam beşikte iken Ben de babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten Annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği; gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi Günışığı çıkmaya başlamışken sislerin arasından, adam balkonda dinlediği şiirin etkisi ile dalmıştı uzaklara, yüreğindeki hüzün yansıyordu suratına. Sis ağır ağır kalkmaya başlarken O`da ağır ağır dalıyordu anılara. Anıların getirdiği hafif bir gülümsemenin altında büyük bir acı gizliydi aslında. 15Haziran 2013 Cumartesi TEYZEMİ ÖYLE BİR SİKTİMKİ SEX HİKAYE Unknown 17:05 aile içi seks hikaye , kocamı komşumlu aldattım hikayeleri , komşu kızı sekshikayeler , komşu seks hikayeler , teyzemle seks hikaye 4 yorum : p4jI. Kuruçeşme'deki butik çiçekçi La Maison des Fleurs'de harikalar yaratan Ekin Çarmıklı ve annesi Zeynep Çarmıklı, bayram için mutfağa girdiler; harika bir bayram sofrası hazırladılar. Bayram mönüsünde incik yahni, patlıcan beğendi, fırında patates ve domates sosu ile kabaklı tavuk mus yer alıyor."İnciği gümüş sahanlarda mı servis yapsak?" diye soruyor Zeynep Çarmıklı kızı Ekin'e. O sabah, üç katlı evin ikinci katındaki küçük mutfaktan mis gibi yemek kokuları geliyor. Ekin Çarmıklı erkenden kalkmış hazırlayacakları bayram sofrası için seçtiği ana yemek, inciği ağır ağır pişmesi için fırına koyuyor. Sonra uçarak Bebek'ten Kuruçeşme'de dört ay önce açtığı butik çiçekçi La Maison des Fleurs'e konseptli bir masa"Sonbahar konseptli bir masa hazırlamak istediğimiz için turuncu, sarı ve kırmızı tonlarında çiçekler seçtim. Masanın ortası için bir bal kabağının içine yerleştirdim çiçekleri. Sonra iki yanına koymak için de bakır kapların her ne kadar annem bakır sevmese de içine konmuş aranjmanlar yaptım" diyor işini çok zevkle yaptığı belli olan Çarmıklı. O çiçeklerle uğraşırken mutfağı uzun süredir yemek yapmaya ara veren annesine emanet etmiş servisler, gümüş suplalar, beyaz tabaklar... Eve döner dönmez önce ağır ağır pişen inciği kontrol ediyor, sonra da salondaki büyük masayı hazırlamak için işe koyulan annesine yardım ediyor. Her ne kadar eskisi kadar yemek pişirmediğini itiraf etse de, annesi sofra düzeni konusunda tam bir uzman. "Ekin küçükken daha çok yemek pişirirdim. Özellikle de Almanya'da yaşadığımız dönemde. Ama sonra daha büyük bir eve taşınıp evimiz kalabalıklaşınca bu işi uzmanlarına bıraktım. Yine de misafir geldiği zaman mönüyü oluşturmaktan sofra düzenine, kullanılacak aksesuarlara kadar hepsini kendim seçerim. Çok zevk aldığım bir şey bu. Evimize gelen her misafiri zevkle ağırlamak isterim" diyen Zeynep Çarmıklı, bayram sofrası için en özel parçaları çıkartıyor bayram sofraları konusunda biraz şikayetçi, "Artık bayramlar tatil olarak düşünülmeye başladı. Herkes mutlaka seyahate çıkıyor. Keyifli bir bayram yemeği pek sık yenmiyor" diyor. Kalın örgü Amerikan servisler, gümüş suplalar, beyaz tabaklar ve Christofle gümüş servisler önce masadaki yerlerini alıyor. Sofraya hareket katmak için iki farklı boyda renkli bardaklar hemen tabakların önüne dokunuşlar evin kızındanBu arada mutafaktaki kokuların gücü artıyor. Ekin Çarmıklı kafasını kapıdan uzatıp, "Yarım saate kadar her şey hazır," dediğinde, annesi masada kullanacağı peçetelere karar vermeye çalışıyor Pötikareli mi, düz mü? Sonunda pötikareli olanlar antika halkaların içinden geçirilip beyaz tabakların içinde yerlerini buluyor. O sırada üzerindeki önlüğü çıkararak mutfaktan çıkan Ekin Çarmıklı masaya göz gezdirip, "Harika olmuş anneciğim" diyor ve ekliyor "Ama çiçek olmadan sofralar çıplak kalıyor bence". Ve son dokunuşları yapmak için özenle hazırladığı çiçekleri sofranın ortasına yerleştiriyor. Sonbaharı anımsatması için bir gün önceden altın yaldızlarla boyadığı süs kabaklarını çiçeklerin hemen altına koyuyor. Sonra bir iki adım uzaklaşıp oradan bakıyor sofraya, "İşte hazırız!"...Eğlenceli bir sofra için tüyolar1- Dekorasyon"Tabaklarınızı beyaz tutup sofraya rengini Amerikan servisler ve peçetelerle vermeye çalışın," diyor Zeynep Çarmıklı. Kızına göre ise son dokunuş için masanızda mutlaka çiçek bulundurmalısınız. Çiçekler ortamın atmosferini değiştiren, lezzetli yemeklerden sonra en önemli MönüBayramlar, aile tariflerini tozlu çekmecelerden çıkarmak için en doğru zamanlar, özellikle de iyi pişmiş bir et ve ona yakışacak garnitürler misafirlerden övgü dolu sözler duymanızı sağlayacaktır. "Pişirdiğim tüm yemekleri sofrada, güzel servis tabaklarının içinde görmek isterim ben. Böylece kim ne kadar isterse alabilir tabağına. Hem de on kere sofradan kalkıp mutfağa gitmemiş olursunuz," diyor Ekin Doğru çiçeği seçerken"Sonbahara uygun bir düzenleme için çardak güller, okaliptüs yaprakları, minik domatesler, yabani yeşillikler kullanan Çarmıklı, her sofranın ve mevsimin çiçeğinin farklı olduğu ko¬nusunda da uyarıyor. Biraz daha ağır bir yemekte bordo güller, modern bir sofrada ise sadece yeşilliklerden oluşturulan yaratıcı düzenlemeler kullanılabileceğini söylüyor. Ayrıca, kapıdaki lale mevsimini de özellikle iple çektiğini belirtiyor. Favori çiçeklerini ise şöyle sıralıyor Erengül, şakayık ve de Yemek sonrası"Yemekten sonra ya içkiye devam edilir ya da bir keyif kahvesi için koltuklara geçilir. Belki müziği hareketlendirip insanları biraz havaya sokmak gerekebilir" diyen Ekin Çarmıklı, tatlı ikramını sofradan kalktıktan en az yarım sonra yapmanızı öneriyor "Mideler dolu olduğu için tatlıya biraz yer açılmasını bekleyin".Kaynak InstyleÇarmıklıların bayrama özel tarifleri için tıklayın! 21 Temmuz 2012 Bir Tutam Aşk, Forum Hikayeleri 413,441 kez okundu Naz heyecanla beklediği sürprizin yaşattığı hüsranın ardından toparlanıp “Senin yapacağın sürprizde bu kadar olur gidiyorum” diyerek kapıya yöneldi. Murat onu durdurup kendisininde bu durumdan haberdar olmadığını, babasının gelmesini ve açıklama yapmasına izin vermelerini söylesede Naz hiç oralı olmayarak “Kusura bakma ama durum çok açık” dedikten sonra evin girişinde bulunan fotoğraflari işaret ederek “Anlatacaklarını dinlemeye razı olsam ne değişir ki? Bana ne diyebilir! Görmüyor musun o çoktan bizi gözden çıkarıp kendine yeni bir aile kurmuş bile. Korkarım ki annem bu konuda haklı gibi gözüküyor” diye serzenişte bulundu. Murat söyledikleri karşısında Naz’a “Peki en azından onu bir kere bile görmek istemiyormusun?” dediğinde Naz bir an düşündü “Gördüklerimden çıkarttığım sonuca göre onun hayallerimde yarattığım kişi ile uzaktan yakından bir ilgisi yok gibi herşeyi olduğu gibi bırakmak en iyisi. Sen istediğin kadar anlatacaklarını bu kadar” dedikten sonra kapıdan çıkıp merdivenlere yönelmişti. Merdivenlerden inecekken kapıya gelen Salih bey önce Murat’a sonrada Naz’a bakarak içli bir şekilde “Kızııım” diye sesi duyunca olduğu yerde kaldı…yutkundu…bir yanı “Ne bekliyorsun dön hadi” diyor bir yanı “Durma git” diyordu. Küçüklüğünden beri hayalini kurduğu an gelmişti ama hiçte istediği gibi sonuçlanmamıştı. Soğuk bir ses tonuyla arkasını bile dönmeden Murat’a “Ben arabaya gidiyorum işin bitince gelirsin” dedi ve oradan hızlı adımlarla uzaklaştı… Kızının bu tavrı Salih beyi çok yaralamıştı ama ona hak vermemekte elinde değildi. Murat’a habersiz gelmelerinin nedenini sordu önce eğer haberi olsaydı dışarıda buluşabileceklerini böylece bu tatsız karşılaşmanın yaşanmasına engel olabileceğini söyleyip durdu. Belli etmesede Murat’ta bu durumdan rahatsız olmuştu neden evlendiğini bir çocuğu olduğunu söylemediğini merak etmişti. Neden onca zaman kendisinden bile saklama gereği duymuştu ki? Yoksa gerçekten annesinin babasına karşı olan kızgınlığı güvensizliği boşa değil miydi? Sonuçta habersiz gelmeselerdi belkide uzunca bir süre bu durumdan habersiz yaşayacaklardı. Murat karışık düşünceler içerisindeyken Naz’ın sinirli bir şekilde arabaya geldiğini gören Levent dışarı çıkıp ne olduğunu sormaya yeltenmişti ki Naz’ın hışmına uğradı “Sakın birşey söyleme yoksa gerektiğinde nasıl kibar bir bayan olduğumu görmek zorunda bundan hoşlanacağını pek sanmıyorum” dedi ve arabaya binmesiyle inmesi bir bile açamayan Levent’e bakıp “Ne bakıyorsun içerisi havada klimayı mı açtın be adam içerisi hamam gibi olmuş” dedikten sonra arabaya yaslandı. Levent sessizce “O sıcaklık sinirden olmasın sakın atom karınca” diye mırıldandı ama ters bir durum olduğunu anlamıştı ve üstüne gitmemek için öylece yanında sessizce durdu. Naz konuşma dese de kendisi dayanamayarak kendi kendine söylenmeye başladı “Bazı şeylerin üstüne çok gitmemek gerekir. Gidersende olmuyorsa olmuyordur daha fazla kurcalamayacaksın. Ha dayanamadın onu da kurcaladın aferin o zaman gerçekler yüzüne şakkadanak çarpıverirse şikayet ettiysen…” Levent bir an bunaldığını hissederek müdehale gereği hissetti ve “Naz Allah aşkına nefes al biraz. Nereye kadar gidebileceğini merak etsemde bence burada kal.” dedi. Naz şöyle bir kısık gözlerle bakıp “Sana ne oluyor ki…ben kendimle konuşuyorum” diye çıkıştı. Levent afallamış bir şekilde “Hee bir kendinle kavga etmediğin kalmıştı onuda başardın bravoo sana” dedi ve ikiside susup öylece Murat’ın dönüşünü beklemeye ise bambaşka planladığı sürprizin böyle sonuç vermesinden çok rahatsız olmuştu. Babasının açıklamaları yeterli olmasa da bir yanı ona inanmak istiyordu. Babası Naz ile görüşmek ve ona açıklama yapmak istediğini Murat’tan onları bir araya getirmesini istemişti. Murat bunun olabileceğini hiç sanmıyordu ama yine de deneyeceğini söyleyerek oradan ayrıldı. Bu sırada Levent havayı değiştirmek için “Zor bir gün oldu ama sevin bence. Baksana en azından birkaç güne kadar benden kurtuluyorsun” dedi. Naz hafifçe keyifsiz bir şekilde tebessüm ederek “İşte şimdi keyfim yerine gelmeye an hiç gitmeyeceksin üstüne alma ama hani vardır ya “Nerde beleş oraya yerleş” tipler onlardan sanmıştım seni” dedi. Levent yerinden doğrularak “Bu ağır oldu işte. Bu kadar açıksözlü olmak zorunda mısın? Ama şu an ki yaşadığın ruhsal çöküntüye vererek bunu da alttan alayım bari” deyiverdi. Naz bu şakanın fazla uzadığını düşünerek; -Yeter Altan ile ilgili şaka yapmanı istemiyorum. -Yapmıyorum ki… -Yapıyorsun ve bunu ikimizde biliyoruz. Bak senin için belki basit bir şaka malzemesi olabilir ama benim ve ailem için gerçekten kötü bir hatırası var. -Aileni bilmiyorum ama senin…neyse. -Senin ne? -Boşver -Olmaz başladın bitir! -Ne yaşadınız bilmiyorum ama birbirinize hiçte kötü hatıralarınız varmış gibi senin nişanlın olduğumu söylediğimde çok şaşırdı. Bozuldu…belkide kırıldı. -Birazda o kırılsın yakıp yıktığı şeyler birazda ona acı versin bakalım nasıl elimde kalan tek şey sadece bir tutam hayal kırıklığı…Demek sana böyle hissettirdi. Ben farketmemiştim iyi hatta güzel sevindim… “Ama sen bana sevinmişsin gibi hissettirmedin. Belki sizin için bir umut…” demesine fırsat vermeden Naz “Biz diye birşey artık benim için yok.” dedi kendinden oldukça emin bir “Sen öyle diyorsan bana inanmaktan başka bir şey yapmak düşmez tabi” dediği sırada Murat yanlarına yaklaştı. Kardeşine böyle birşey yaşattığı için özür dileyerek sarıldı ve eve doğru yol aldılar. Eve geldiklerinde Leyla hanım Naz’ı biraz yorgun ve keyifsiz görünce neşelendirmek için Aylin’in haftaya yanlarına geleceklerini söyledi. Bu Naz için bugün duyduğu en güzel haberdi. Hemen detayları konuşmak için Aylin’i aramaya odasına koşturdu. Leyla hanım Murat’a şöyle bir bakıp oğlum üstün niye nemli senin? dedi. Levent gülümseyerek Murat’a baktı “Leyla teyze Murat biraz sıcaklayınca Naz onu serinletmek istedi sadece sorun yok merak etme” demesiyle Leyla hanım “Ah bu ne yaptı söylemiyorsunuz. Aman bende sormayayım dediğiniz gibi abi kardeş anlaşın üstünüzü değişinde gelin yemek neredeyse hazır” dedikten sonra Leyla hanım ve İkbal akşam yemeğinin son hazırlıklarını yapmak için mutfağa hazır olduğunda herkes aşağıya inip sohbet ederek yemeklerini yemeğe başladıklarında Leyla hanım günün nasıl geçtiğini neler yaptıklarını sordu. Murat ve Naz sessiz kalınca Levent konuşma ihtiyacı hissemişti “Evi bulduk Leyla teyze. Çok hoş tam bize beğenecek diye umuyorum.” Leyla hanım “Ne güzel hemen halletmişsiniz.” Levent Naz’a bakarak “Sağolsun Naz’ın çok yardımı detayı ile ilgilendi.” Leyla hanım gururlanarak “Aferin benim kızıma demek böyle şeylerden anlıyor.” şeklinde kızına övgüler yağdırırken Naz sadece gülümsemekle yetindi. Levent “Leyla teyze yeri gelmişken size çok teşekkür evimde gibi hissettirdiniz. Artık misafirliğime son verme zamanı geldi” Naz derin bir oh çekerek “Allah’ıma şükürler olsun” deyiverdi. Leyla hanımın ne diyorsun gibi baktığını görünce “Yani verdiğin bu nimetlere şükürler olsun anlamında demek ne diyordunuz?” Leyla hanım pek inanmasada Levent’e dönerek “Aaa öyle deme evladım üzülürüm ne misafirliği burası seninde evin. Kızdırma beni sende benim bir oğlumsun artık” Levent tebessüm ederek “Teşekkür ederim Leyla teyze. Bizimkiler gelmeden önce evin eksiklerini gidermem anneannem yaşlı gürültüden pek hoşlanmıyor onlar gelmeden herşey hazır olsun istiyorum.” Leyla hanım biraz latife ederek “Anneanneciğin nasıl sağlığı iyi mi? En son buradan taşınmadan önce görüştüğümüzü hatırlıyorum. Hala eskisi gibi mi?” Levent gülerek “Aynı hiçbirşey değişmedi anneme zor zamanlar geçirtmeye devam tabi annemde hoş görmeye çalışıyor” Leyla hanım “Tabi ne yapsın Allah sağlık versinde yeter” dediğinde Levent onaylar şekilde başını sallarken bir yandan da Murat’a aralarında kararlaştırdıkları gibi annesine durumu anlatması için imalı bir şekilde baktı. Murat elindeki çatalı bırakarak “Anne şöyle bir durum var bende Levent’e yardım etmeye gideceğim. Tek başına zorlanmasın. Hem madem Naz’ın da arkadaşı geliyor siz kadın kadına daha rahat olursunuz” Leyla hanım önce hoşuna gitmesede Murat’a hak vermişti ve karşı çıkmadı. Hafta sonuna yaklaşıldığında Levent Salih beyin yanında çalışırken bir yandan da Murat’ın yardımı ile evin son hazırlıklarını tamamlıyordu. Levent bir sorun olup olmadığını öğrenmek için annesini aradığında herşeyin yolunda olduğunu ertesi gün için bilet alıp sabah saatlerinde orada olacakları haberini aldı. Ananesinin uçaklardan hoşlanmadığını bildiği için telefona isteyip nasıl olduğunu öğrenmek istedi. -Anneanneciğim nasılsın ben Levent -Servet mi? Tanımam ben Servet falan yanlış aradın sen. Handan al şunu elimden telefon sapığı mı ne! -YOK ANNEANNE LEVENT’İM BEN TORUNUN -Aaa Levent sen misin? Canım oğlum benim çok özledim ben seni kuzum benim -Bende özledim anneannem… -Kimi gözetledin utanmaz! -YOK ANNEANNE SENİ DİYORUM ÇOK ÖZLEDİM -He tamam kulağım az işitiyor oğlum yaşlanmaya başladım galiba -Yok anneannem ne yaşlanması gençsin daha -Ne biçim laf o öyle hiç anneanneye senden geçti artık denir mi? Terbiyesiz! Gelmiyorum ben İstanbul’a hadi git işine -ANNEANNE HİÇ ÖYLE DER MİYİM GENÇSİN DİYORUM -Gencim tabi hayta sende söyle diye latife yaptım sana yoksa kapı gıcırtısını bile duyarım ben kırk yıllık kulağı delik Latife’den kaçmaz -BOŞVER ŞİMDİ ONU NE YAPTIN HAZIRLANDIN MI HEYECAN VARMI? -Heyecanlanmaz mıyım oğlum sevmiyorum bu teyyareleri. Levent ölmem dimi ben onun içinde… -ALLAH KORUSUN. OLUR MU HİÇ 2 SAATE GELECEKSİNİZ ZATEN GÖZÜNÜ AÇIP KAPATACAKSIN YANIMA SAKIN -Ne bileyim be evladım geçen gün rüya gördüm teyyare düşmüş bende adadaydım vardı ya sizin bir dizi Tost olmuşum -TOST DEĞİL ANNEANNE LOST -He o Lost olmuşum. Aman beni o yakışıklı doktor Cenk’in yerine kim karşıladı bildin mi? -Neyse sormaya korkuyorum ama KİM ANNENANNEM? -Kim olacak deden! Orada da rahat bırakmadı beni kör olasıca herif Gülmekten konuşamayan Levent “Dedeme bak olmuş helal SONRA NE OLDU” -Ne olacak uyandım rezil etti rüyamı ne güzel doktora romatizmalarım için ne yapayım diyecektim fırsat mı bıraktı. Bak bak anneannen espirikte yapıyor gördün mü? Levent gülerek “TAMAM ANNEANNEM GELİNCE KONUŞURUZ TUTMAYAYIM BEN SENİ. ÇOK ÖPÜYORUM” dedikten sonra telefonu kapatarak neşe içinde işlerine devam etti. Naz ise havaalanına gitmiş Aylin’in geliş zamanı yaklaştıkça sabırsızlanıyordu. Sonunda uçak havaalanına giriş yapmış Naz yolcular arasından Aylin’i seçmeye çalışıyordu. İşte el salladılar bu sırada Naz’ın gözü ona yaklaşmakta olan diğer bir yolcuya “Hay da sürpriz yumurta gibi her yerden çıkıp durmaya başladı” diye söylendi. Sonu ————- Hikaye nk83 Yazan nk83,Aslı Oktay ————————————– Asude adlı hikayemiz ile birlikte bizi bu eğlenceli hikayede de yalnız bırakmayacağınızı hakkındaki değerli yorumlarınızı aşağıdaki link tıklayarak yazarsanız bizi mutlu edersiniz… İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR Bir Tutam Aşk 7. Bölüm Naz ve Aylin’e havaalanında yaşanan tatsız karşılaşma yetmemiş gibi birde Altan’ın yoğun ısrarı üzerine … “Hayır, istemiyorum” diye sesimi yükselttim. Ablam sesini daha da yükselterek; “Ben de istiyorum” dedi. Belli ki anlaşamayacağız. Kendince haklı. Yayları iyice ölmüş, üstündeki yatak da eskimiş, çok da yer kaplıyormuş. Annem babam orada yatamıyormuş artık. Onları bırak kendi de yatamıyormuş. Sırtında ağrı yapıyormuş. O halde ne gerek var bu döküntüyü saklamaya? “Uygun bir fırsatını bulayım, bak ne yapıyorum!” dedi ablam. “Yap da göreyim ben de!” diye tavır koydum. Babamın evinde bir karyola var. 1974’ten kalma. Ablamla yaşıt, benden de üç yaş büyük. Yanlarına her gittiğimde “o karyolada ben yatıcam” diye tutturuyorum. Kendimi yıpranmış divanın üstüne atar atmaz uzaklara gidiyorum. Annem, “oğlum git babanı kaldır, sofra hazır” dediğinde koşarak üstüne atladığım karyola bu. Sırtına çıkıp uyandırdığım babam. Beni elleriyle kaldırıp yatağa atışı… “Gel buraya yaramaz” deyip gıdıklayışı. Sigarayla karışmış ten kokusunu içime çekişim babamın. Burnunu sıkmaya uğraşmalarım… Beni havaya fırlattığında tekrar babama doğru inerken içimi dolduran mutluluk hissi… “Ham ham ham” diyerek beni boynumdan öpmesi babamın… Sır dolu kucaklaşmamız… Bildiğim en güzel hatıram çocukluğuma ait… Zamanın külleri arasında kendini aramak! Kaç yıldır direniyorum. Bu karyola bu evden gitmeyecek. Bazen beni yatırmıyorlar orada. Misafirler kalabalık olduğunda beni başka odaya atıyorlar. Küçük çocuklar annesiyle en rahat orada yatabiliyor. Bir kanepeye sığındığım gecelerde, karyolanın sıcaklığını özlüyorum. Neden direniyorum? Karyolaya uzanıp, yorganı üstüne attığımda, yıpranmış yaylar yüzünden yatağın ortası çöküyor. Kocaman yatak hafif bükülerek yarı hamak şeklini alıyor. Garip bir güven ve huzur duygusu sarıyor bedenimi. Yatak beni kucaklıyormuş gibi hissediyorum. Bir de annemin kendi yaptığı ağır yorganlardan birini üstüme aldıysam, gocuğunun içinde görünmeyen bir ilkokul öğrencisi gibi kayboluyorum karyolanın içinde. İşte o zaman babamın kucağına sokulduğum günlere gidiyorum. Belki de bu yüzden oğlumun en sevdiğim ve istediğim hareketlerinden birisi “oğlum git babanı çağır, kahvaltı hazır” cümlesini duyar duymaz koşup yatağa gelmesi, üstüme atlayıp “baba kalk, yemek yiyecez” demesi… Karyolanın dantelli örtüsü var. Bu örtüyü sermek bildiğin işkencedir ama serince de pek bi güzel durur. Altında kocaman bir alan, bir bazadan iki kat fazla eşya alacak kadar. Ardiye olarak kullanılan küçük odalara benziyor. Evde ne lazımsa karyolanın altını ya da gardrobun bir çekmecesini adres gösterir annem. “Karyolanın altını aç, orada sağ arka tarafta bir kutu var, onun içinde…” Bazen sırtüstü uzanmış yatarken bu karyolada, ellerimi göğsümde birleştirip ölümü düşündüğüm oluyor. Gözlerimi kapatıyorum ve üstümekürekle toprak atıldığını, birazdan herkesin gideceğini ve bir meçhulün beni beklediğini hayal ediyorum. Annem sessiz kalıyor bu kavgada. Gün yüzü görmemiş gönlü yeni bir yataktan yana ama beni de kırmak istemiyor. O yatakta uykusuz kaldığı geceleri, açlık ve yoksulluğun yaşattığı doğum sancılarını, askere giden kocasından sonra kaynanasından gördüğü eziyetler için kahırlandığı günleri hatırlıyordur belki! “Eeeh! Ben karışmam. Ne istiyorsanız yapın” deyip geçiştiriyor. Tabi ona alınan yeni tek kişilik ortopedik bazaya kurduğu yatağında saltanatını sürüyor ne de olsa!.. Biliyorum yenileceğim. Babalar kızlarının isteklerini geri çeviremezler. Ben de az sayılmam hani! Göstermeden de olsa sever babam beni. Canı yeni yatak almak istese de, muhtemelen ben yokken ablama “Dursun kızım, kardeşin seviyor bu yatağı” diyordur. Bunu bildiğim için ben de yükleniyorum babama. “Baba şu kızına bir şey söyler misin? Ben o yatağı seviyorum.” Beyhude bir uğraş mı benimki? Zamana kim direnebilmiş ki ben başarayım? Yaşlandıkça geçmişin değeri mi artıyor? Hayattan uzaklaşıp ölüme yaklaştığım için geçmişe doğru koşma gereği mi duyuyorum? Bilmiyorum. Ben çocukluğumu kaybetmek istemiyorum. Karyolamı da!… Ekrem Özdemir Mağara Dergisi Kaynak HLotus EdebiyatHikayeKaryolaNostaljiÖykü Annem'in Sofralari Fashion Moda Gecen hafta "Annem'in Mukemmel Sofralari" adi altinda sizlere Bodrum'da bizlere her gece ozenle hazirladigi sofralari gostermistim. Gosterdiginiz ilgiden oturu hazirlanan yeni sofralari da yine sizlerle paylasiyorum. Yazimi blogda yayinladigimdan beri evde her gece hummali bir sofra hazirligi yapildi ve surekli "Buse gel cek" sesi yankilanir oldu Ilk resimler "Kirmizilar" temali sofradan.. Asagida gordugunuz kirmizi tuzluklar ve yukarida gordugunuz kirmizi bardaklar Pasabahce'den. Pecetelikler ise ev hediyesi. Sapkali mumluklar ise Mudo'dan alinma. Yesil peceteler ve envai cesit diger renkte bulabileceginiz peceteler IKEA'dan. Yukarida resimde gordugunuz gumus cicekli ve yesil mumluklar Pasabahce'den. Gumus cicekli olanlarin ayni zamanda altin renkli olanlarida var. "Rengarenk" Renkli masa ortusu Cukurcuma'dan. Yukaridaki resimde gordugunuz renkli mumluklari Adress Istanbul'un icindeki Habitat magazasindan. Kukalar ise mefrusatcidan kolayca temin edilebilir. Iclerine pasabahce'den ince bardaklar konulup, istediginiz cicegi icine koyabilirsiniz. Komik Gif Resimler Sayfalar Ana Sayfa İletişim 16 Mayıs 2013 Perşembe Annem yemek hazır dediğinde ben Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

annem sofra hazır dediğinde ben