Yavuz Sultan Selim ile Şah Ismail arasındaki tahtadaki ve meydandaki satranç oyunu Aşk Ayrılıktır. Hünkar Beğendi Yemeğinin Hüzünlü Hikayesi
Hazal Filiz Küçükköse was born on February 9, 1988 in Mersin. She will play the role of Hafsa Sultan, wife of Yavuz Sultan Selim, in the series Yavuz. He is a graduate of Ankara University, Department of Chemistry. The beautiful actress took acting lessons privately during her university years. His first acting experience was with Deniz
Tam Kavuşacakken. Osmanlı sultanları içinde müstesna bir yeri olan Yavuz Sultan Selim, tarihin en büyük cihangirlerinden biridir. Rodos Adasının fethini tavsiye edenlere, “Ben dünyayı fethetmek istiyorum, siz beni bu kaşık suda boğmak istiyorsunuz”; kendisine dünya haritası gösterildiği zaman da, “Dünya bir padişaha yetecek kadar geniş değilmiş” cevabını
Kazmalar, imaret bacalarını indirirken, Yavuz Sultan Selim ne haldeydi, ne düşünüyordu bilmiyoruz. Onu bir kendisi, bir Allah bilir. Fakat şu gerçek tarihlere geçmiştir: Sırtından kendisine pek yakışan beyaz samur kürkünü çıkardı, ihtiramla Sümbül Efendi’ye giydirdi. O anda elinden başka bir şey gelmezdi.
“Yılın En İyi Kitabı.” –Times Literary Supplement, Publishers Weekly, History Today.New York Times Book Review En İyi Kurgu Dışı Kitap Ödülü. Dünya tarihi alanındaki çalışmalarda uzun süredir ihmal edilmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda gücünün zirvesinde bir jeopolitik güç ve çoğulcu yönetimin merkeziydi. Osmanlılar, askeri hâkimiyetleri ve
Ask the community. Find out what other deviants think - about anything at all. Yavuz Sultan Selim - Selim the Grim Published: Sep 2, 2019. By. semrukburkut. Watch.
Gyss6. Merhaba Arkadaşlar,Biraz tarihten ve aşktan Selim Adıyla da bilinen Sevgili Yavuz Sultan Selim Han Tahtı devraldığında km2 olan Osmanlı topraklarını 8 yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüştür. 8 Yıl süren taht ömründe inanılmazları sığdırmıştır. Mısır seferine gittiğinde öyle bir ganimetle dönmüştür ki hazine sığmamış odalar yapılmıştır ve 400 Yıl yetecek kadar bir birikim olmuştur. Dönemin en yükselişleri yaşanmıştı ve bu rekor geçilememişti. Mucizelerin yaşandığı o Mısır seferinden bahsedelim, Yavuz Sultan Selim Han Mısır seferine çıktığında, Kahire'ye ulaşmak için Sina Çölünü geçmek gerekiyordu. Asla vazgeçmedi ve rivayetlere göre Peygamber Efendimizin onlara eşlik ettiği Yavuz Sultan Selim Han'ın onu ordunun önünde gittiğini gördüğü rivayet edilmektedir. Memluk Ordusu ile Mercidabık Ovasında karşılaştılar ve onları mağlup etti. Ancak bu zaferin ikmali için Mısıra ulaşması gerekiyordu ve bunun için kilometrelik bir mesafeyi yani Sina Çölünü hiç bir zayiat vermeden tam 13 gün de başardı. Askeri dehası ile bilinen Napolyon bile 300 yıl sonra o çölü geçememiş askerler susuzluktan çıldırarak birbirilerini vurmuşlardı. Anlayacağınız üzere yeni tekniklerin olabileceği o dönemde bile orayı geçemezlerken 11 günde Yavuz Sultan Selim Han 'ın ordusu zaferini ulaşmıştır. Kendisinin Askeri ve Manevi zekasını yaşadıklarını anlatmaya kelimeler yetmez ki bir çoğuda bilinmez. Şimdi size özet olarak tarihinden bahsettikten sonra onun aşk hikayesinden bahsetmeden edemeyeceğim... Yavuz Sultan Selim Han, Mısır seferine çıktığı sırada çadırını temizleyip gündelik işlerini yapan bir cariye varmış... Birgün bu cariye bir şekilde Yavuz Sultan Selim'i görür ve ona aşık olur. Cariyenin aşkı gün geçtikçe artar ve bu durumu padişaha bildirmeye karar verir. Cariye hem padişahtan korkar hemde nasıl bu durumu açıklayacağını bilemez bir halde küçük bir not yazıp yatağına bırakmaya karar verir. Not kağıdında şu ifade yazmaktadır; "Derdi olan neylesin?". Padişah akşam yatağın da not kağıdını görür ve okur. Kağıdın arkasına ekler "Derdi neyse söylesin ! " Sabah bıraktığı notu heyecanla arayan cariye bıraktığı yerde bulur ve okur. Yazdığı cümlenin altına ekler "Korkuyorsa neylesin ?" Aynı akşam Yavuz Sultan Selim Han kağıdı alır ve notu okur. yazdığı kağıda cevap olarak " Hiç korkmasın söylesin ! "yazar ve yatağın üzerine bırakır. Ertesi gün cariye not kağıdını okur ve bütün cesaretini toplayarak padişahla konuşmaya karar verir. Gündelik işlerini bitirdikten sonra padişah gelene kadar çadırda bekler. Padişah yanındakilerle birlikte çadırına döndüğünde cariyenin kendisini beklediğini görür. Cariye de hemen ayağa kalkarak temenna durur. Padişah cariyeye yönelerek "Buyrun, sizi dinliyorum." der. Tekrar cesaretini toplayan cariye "Efendim..." der bir süre duraklar, "Cariyeniz..." dedikten sonra cümlesine devam edemez ve olduğu yere yığılır. Aşkını dile getiremeden ruhunu teslim eden cariyenin bu durumu Cihan padişahını oldukça derinden etkiler ve göz yaşlarını tutamaz. Yavuz Sultan Selim Han göz yaşlarını sildikten sonra etrafındakilere "Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür." der. Evet bu heyecana dayanamayan Türkmen kızı ölmüştür ve son nefesini en sevdiğinin kollarında vermiştir. Şahitleri o an orada bulunan Hasancan ve direkte duran satırlardır. “Koca Sultan da dayanamaz ağlar ve yaptırdığı mezarın taşına, altta ki o meşhur dörtlüğü yazdırarak, Tüm Dünyaya aşkın gücünün karşısındaki çaresizliğini, şöyle dile getirir Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Sîrler pençe-i kahrimdan olurken lerzân Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.” Yani; Bilmem gözlerime felek nasıl bir büyü yaptı ki Gözümü kan içinde bıraktı, aşkımı artırdı Benim pençemingücümün korkusundan arslanlar bile titrerken Felek beni bir ahu gözlüye esir etti.. Sizce Gerçek Aşkın Tanımı Nedir ? ...
Yavuz Sultan Selim Han Sözleri sayfamızda Padişah Yavuz Sultanın meşhur sözlerini bulabilir ve facebook, twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdiklerinizle ücretsiz bir şekilde Sultan Selim Han SözleriİçindekilerYavuz Sultan Selim Han SözleriGönül ister ki, Afrika’nın kuzeyinden Endülüs’e çıkayım ve sonra Balkanlar üzerinden tekrar İstanbul’a döneyim! Mısır’ın Fethi’nden sonra, 10 Eylül 1517’de Kâhire’den İstanbul’a dönerken.Mısır’ı aldık, lâkin Sinan Paşa’yı kaybettik!.. Memlük Fedâîleri’nin Sultan Selim’i öldürüp savaşı kazanabilecekleri planlarından haberdar olması üzerine Sinan Paşa durumu Padişah’a arz edip onun elbiselerini giyer ve Fedâîleri kendi üzerine çeker. Yavuz, arkadan yetişip fedâîleri bertaraf edinceye kadar, Paşa’nın şehit olması üzerine bunları söyler.“Hasan Can, ne hâldür” diye sorması üzerine, artık ömrünün son anlarını sezen Hasan Can’ınOğlum, o kadar süslenmişsin ki, anana giyecek bir şey bırakmamışsın!.. Bre Süleyman, sen böyle giyinirsen, anan ne giysin? Bir gün oğlu Süleyman’ı çok süslü görünce, nükteli bir şekilde söyledikleri.Güneş Mustafa yüzünün aynasının bir aksidir. Her iki âlem,Mustafa bir kılına insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme pençe-i kahrımdan olurken lerzan; Beni bir gözler-i âhûya zebun etti için, o mübarek makamların hizmetçisi olmaktan daha büyük şeref olamaz. Bana Hadimül-haremeyn Mekke ve Medine’nin Hizmetçisi diyin. Sultan Selim Mısır’ı fethedip hilafeti üstlenince, kendisine Sultanül-haremeyn diyen hatibine verdiği yanıt.Kılıcımız parladıkça düşmanın gözü ondan ayrılıp bizi göremez. Ama Allah esirgesin, bir gün paslanır da yaltırıklanmazsa düşman bizi görmek değil, bir de tepeden yıkan tüm hataların altında nice gururun gafleti Sultan Selim Han SözleriBiz bunca meşakkate alkış uğruna katlanmadık, halis niyetimiz rızayı ilahidir.…Ben Allah’ın emirlerini yerine getirmek, zulüm görenlere yardım etmek için zırh giydim, kılıç kışandım!Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi padişahlarına tâzimden ileri gelir. Biz Allah’tan başka kime tâzime mecburuz ki bu külfeti ihtiyâr edelim? Bizim padişahımız Allah, vücudu saran elbiseye değil, içindeki imâna bakar. Sade giyinmesinin nedeni sorulduğunda verdiği yanıt.Yavuz Sultan Selim Han SözleriBe hey asker kıyafetli korkaklar! Maiyetimde yiğitlik ve kahramanlık göstereceğinize böyle mi hareket edersiniz! Askerde itaat emre karşı gelmek midir?.. Çaldıran Savaşı için seferdeyken askerlerin isyan etmesi üzerine yaptığı konuşmadan.Yaralı gönlümü, sevgilinin gece renkli zülfünün hayaliyle sardım. Geceleyin merhem bulamayan o yaranın vay haline!Şah İsmail üzerine seferim vardır!Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş, Bir velîye bende olmak cümleden a’lâ imiş…Hava kararsın, herkes evlerine dönsün, sokaklar boşalsın, ben ondan sonra İstanbul’a gireyim. Fânîlerin alkışları, zafer takları ve iltifâtları bizi nefsimize mağrûr edip yere sermesin!Şâyet askerlerimin torbalarında, geçmiş olduğumuz yerlerden alınmış bir şey bulunsaydı, Mısır Seferi’nden vazgeçecektim!.. Mısır Seferi’nde rûhunu saran bir endişe üzerine askerlerinin torbalarını, geçilen yerlerden koparılmış meyve var mı, yok mu diye hassâsiyetle aratmasına mukabil.Yavuz Sultan Selim Han SözleriGönül ister ki, Afrika’nın kuzeyinden Endülüs’e çıkayım ve sonra Balkanlar üzerinden tekrar İstanbul’a döneyim! Mısır’ın Fethi’nden sonra, 10 Eylül 1517’de Kâhire’den İstanbul’a dönerken.Ben pâdişâh olursam, İslâm birliği yolunda ciddiyetle yürüyeceğim; hattâ Mevlâ ruhsat verirse, Hind ve Tûran’a gideceğim ve doğuda da batıda da i’lâ-yı kelimetullâha çalışacağım. Zâlimlere, evlâdım olsa dahî merhamet etmeyeceğim. Zamanımda rahatlık olmayacak, ahâlîye tasallut edilmeyecektir. İşte benim hâlim!.. Biraderim ise, rahatı sever ve yumuşak bir tabîatı vardır. Eğer seferden korkmaz ve çileye tâlib olursanız, bana bey’at ediniz! Aksi halde sultanlık için kardeşim Şehzâde Ahmed’i tercîh ediniz ki, onun zamanında rahat ve safânızla meşgul olursunuz!.. Tahta dâvet edilip İstanbul’a geldiğinde Yeniçeri Ocağı’nın ileri gelenleri ve devlet ricâline pâdişâh olmadan az önce yaptığı konuşmada hitaben.Ey kardeşim! Ne sen böyle yapsa idin, ne de ben böyle yapmak mecbûriyetinde kalsaydım!..Devletin bekâsı için bertaraf etmeye mecbûr kaldığı kardeşi Korkut’un tabutunun altına girmiş ağlarken.İsteyenler, karılarının yanına dönüp entarilerini giyebilirler! Ben düşmana karşı tek başıma da gidebilirim! Çaldıran Seferi’nde, çadırına ok atacak kadar ileri giden askerlerin isyan etmesi üzerine, irâd ettiği nutuktan bir bölüm.Yavuz Sultan Selim Han SözleriHasan görmüyor musun; önümüzde Allâh’ın Rasûlü Fahr-i Kâinât -sallâllâhü aleyhi ve sellem- Efendimiz yürüyor?!. O Âlemler Sultanı yaya yürürken biz nasıl at üzerinde olabiliriz? Mısır Seferi’nde Sînâ Çölü’nü geçerler iken Sultan Selim’in atından inip yürümeye başlaması üzerine, askerî erkân, hayret ve dehşet içinde kalırlar. “Atların bile kanının kaynadığı, zor yürüdüğü bu çölde Sultan, niye atından indi, yürümeye başladı?” diye fısıltılar başlar ve akabinde askerî erkân da, mecburen atlarından inip yürümeye başlar. Paşalar, Sultan Selim’in nedimi Hasan Can’a “Ne olur Hünkâr’a sor. Bu acep ne iştir?” derler. Hasan Can da, Sultan Selim’e merakla, bu hâlin neyin nesi olduğunu sorunca Sultan Selim bu yanıtı verir.Yavuz Sultan Selim Han SözleriMısır’ı aldık, lâkin Sinan Paşa’yı kaybettik!.. Memlük Fedâîleri’nin Sultan Selim’i öldürüp savaşı kazanabilecekleri planlarından haberdar olması üzerine Sinan Paşa durumu Padişah’a arz edip onun elbiselerini giyer ve Fedâîleri kendi üzerine çeker. Yavuz, arkadan yetişip fedâîleri bertaraf edinceye kadar, Paşa’nın şehit olması üzerine bunları söyler.Âkıbet görürsün hele Ferhat!. Sen şimdi İskender’i koruyup duruyorsun, ama bu korumaktan ne fayda çıkacağını inşâallâh birbirinize karşı asıldığınız zaman görürsünüz!.. Bir gün dîvândan içeri hiddetli bir şekilde girip bir zaman odada dolandı ve kendisini kızdıran şeyi mırıldanıp durdu. Ferhat Paşa’nın İskender Çelebi’yi olur olmaz koruyup kayırmasına gazaplanmıştı. Çünkü aralarındaki dostluktan başka şeyler sezinlemişti. Sonunda yüksek sesle şu sözleri sarfetti.. Aradan seneler geçtikten sonra Kânûnî devrinde bu iki şahıs dediği gibi karşı karşıya asıldılar.Yavuz Sultan Selim Han SözleriPaşa! Mekke ve Medîne pâdişâhlığı Server-i Kâinât’ın evlâd-ı kirâmı elindedir. Ben o memleketi asker ile varıp almadım. Onlar, kendi kemâlât, hüsn-i edeb ve ihsânlarından dolayı İslâm birliği yolunda bana itâat eylediler. Bu izzetin mükâfâtı üzerime vâcibdir. Hakk Teâlâ’ya gece gündüz şükrederim ki, o mübârek beldelerde okunan hutbelerde ismim yâd olunur. Bu seâdeti cihan pâdişâhlığına değişmem! Bu itibarla Harameyni’ş-Şerîfeyn’in halkına ne lâzımsa esirgemeyesin! Ve sakın ola o iki mübârek beldenin umûruna müdâhale etmeyesin! Mekke ve Medine kazaskerliğini verdiği Pîrî Paşa’ya hitâben söyledikleri.Yavuz Sultan Selim Han SözleriHasan, Hasan!.. Sen bizi bunca zamandan beri kiminle bilirdin?.. Cenâb-ı Hakk’a teveccühümde bir kusûr mu müşâhede eyledin? Ölüm döşeğinde kendi halini kastederek nedimi Hasan Can’a“Hasan Can, ne hâldür” diye sorması üzerine, artık ömrünün son anlarını sezen Hasan Can’ın“Pâdişâhım, artık Allâh Teâlâ ile beraber olmak zamanınız herhalde geldi!” demesi üzerine yanıtı.Bana getirdiğin şu usûlsüzlük teklîfi dolayısıyla yemîn ederim ki seni de teklîf sahibini de katlettirirdim. Fakat Sultan Selîm, parasına tama’ ettiği için bezirgânı ve defterdarı öldürttü.» demelerinden çekinirim. Tez bezirgânın parasını iâde edin ve bir daha huzûruma böyle kanuna uygun olmayan şeyler getirmeyin! Sefer üzre olunduğundan birtakım masraflara hazîneden henüz para ulaştırılamamış ve zengin bir kimseden borç alınmıştı. Daha sonra hazîneden para geldi ve defterdar da alınan bu borcu sahibine takdim etti. Ancak adam’ın defterdara şöyle bir teklîfte bulunması üzerine “Servetim hayli çoktur. Bir oğlumdan başka kimsem de yoktur. Kabûl ederseniz, verdiğim paramı hazîneye bağışlayayım. Buna mukâbil siz de benim oğluma devlet kapısında bir iş verin.” Bu talep Sultan’a arz edilir. Teklifi getiren defterdara öfkelenerek bu yanıtı verir.Yavuz Sultan Selim Han SözleriUlemânın atının ayağından sıçrayıp bizi boyayan çamur, bizim için şereftir. Mübârektir. Bu çamurlu kaftanı, ben ölünce sandukamın üzerine kapatın! Sultan Selim ve ordusu Adana civarında iken şiddetli bir yağmura tutulması ile her yer çamur deryâsı olmuştu. O sırada Sultan Selim, devrin meşhûr âlimlerinden Kemâl Paşazâde ile yanyana at üstünde sohbet ederek gidiyorlardı. Birden Kemâl Paşazâde’nin atı ürktü ve ürken atın ayağından sıçrayan çamur, Padişah’ın üstünü baştan başa boyadı. Kemâl Paşazâde’nin çok üzülmesine binaen rengi attı. Padişah, ona dönerek mütebessim bir çehre ile bu yanıtı verdi.Yavuz Sultan Selim Han SözleriOğlum, o kadar süslenmişsin ki, anana giyecek bir şey bırakmamışsın!.. Bre Süleyman, sen böyle giyinirsen, anan ne giysin? Bir gün oğlu Süleyman’ı çok süslü görünce, nükteli bir şekilde söyledikleri.Büyük evliyâullâhın meclisinde onlar konuşurlarken başkalarının konuşması -velev cihan pâdişâhı da olsa- uygun düşmez. Biz sultan isek de, böyle mâneviyat sultanlarının himmetlerine her zaman muhtâcız. Şâyet huzûrunda konuşmam gerekseydi, bunu belli ederler ve söz etmemi te’mîn ederlerdi. Şam’da yetişen tanınmış velîlerden Muhammed Bedahşî’yi ziyâretinde hiç konuşmamış, sadece dinlemiş ve sonra da huzûrundan öylece ayrılmıştı. Beraberinde bulunan devlet ricâli, Sultan Selim’in bu hâline şaşırarak ona “Sultanım! Sadece dinlediniz. Ne hikmettir ki, bir kelâm bile sarf etmediniz.” derler. Sultan Selim onlara bu yanıtı verir.Yavuz Sultan Selim Han SözleriSanma şâhım / herkesi sen / sadıkâne / yâr olur Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur Sadıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur Yâr olur / ağyâr olur / dildâr olur / serdâr olur. Kendisine hakaret içeren şiirler gönderen Safevi hükümdarı Şah İsmail’e yazdığı şiir. Bu şiir soldan sağa ve yukarıdan aşağıya okunduğunda aynı dizeleri verir. Dünyada benzeri yoktur.Yavuz Sultan Selim Han SözleriDerdi olan neylesin? Derdi neyse söylesin. Korkuyorsa neylesin? Hiç korkmasın söylesin. Dörtlükteki sorular bir cariye, cevaplar ise Sultan Selim tarafından aynı kağıt üzerine mektuplaşır gibi yazılmıştır.Ey gönül! Başkasından yardım ve dostluk umarak yaşama, düşmandan da korkma! Devlet ve saltanat ancak Allah’ın canım, eğer sana Selimî gibi yüz tane devlet ve saltanat dâhi verilse cihana bağlanıp dosttan uzak Mustafa yüzünün aynasının bir aksidir. Her iki âlem,Mustafa bir kılına Sultan Selim Han SözleriGönlünü ve canını O’nun aşkına veren kimse ne kahramandır! Düşüncesi daima Mustafa olan kimse ne huzur ve rahat dertli, mihnete tahammül için biraz gönlünde kuvvet buluyorsa bu kuvvet Mustafa gelir. Onun için her dertli O’na Peygamberlerin Padişahıdır. Diğer peygamberler O’nun ordusudur. Yaradılıştan maksat O’dur. Bu kevn-ü mekân O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış bir sabahı Mustafa güzel yüzüdür. Gayıp sırları O’nun ârif olan gönlünden eliyle Mustafa eteğine yapışan herkes güneş gibi ayağını feleğin üstüne aşkı ile gönlü mahzun olan her sîne ne bahtiyardır! Mustafa yoluna kurban edilen can,ne aziz bir candır!Ümmetlerin cevahir madenlerinden çıkardıkları bütün lâ’l ve inciler Mustafa gazada kırılan tek inci dişinin Sultan Selim Han Sözleri
Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethedince bir süre orada kalır. Bu kalış idareyi ele alıp, hakimiyeti yerleştirmek için elzemdir. Bu süre zarfında kendisi için kurulan otağda konaklar. Otağ şehrin muhkem bir mevkiinde, ağaçlıklı ve serin bir yerde kurulmuştur. Otağın temizlik işlerine bakan Mısırlı bir cariye vardır ki Yavuz Sultan Selim Han sabah çıkınca, gelir, akşama kadar otağı temizler ve gider. Akşam olunca da Yavuz Selim Han otağına döner. Cariye, nasıl olduysa birkaç defa Yavuz Sultan Selim Han’ı görür ve ona aşık olur. Lakin umutsuz bir aşktır onun kisi. Zira bir tarafta koskoca cihan padişahı halife-i rüy-ı zemin, diğer tarafta basit bir cariye… Fakat cariyenin aşkı dayanılmaz boyutlara ulaşıp da kalbine sığmaz hale gelince, ne yapacağını bilemez halde halifeye açılmaya karar verir. Karar verir vermesine ama aradaki uçurum onu verdiği kararı uygulama konusunda bir karar kılar. Bir yandan aşkının dayanılmaz baskısı, diğer yandan aradaki devasa farkın kendini engellemesi arasında bocalayan cariye halifenin karşısına çıkma cesaretini kendinde bulamadığından, yazıyla ilan-ı aşk etmeye karar verir. Ve üç kelimelik bir not yazarak halife hazretlerinin başını koyduğu yastığın altina görünecek şekilde bırakır. Notta sadece üç kelime yazılıdır “Derdi olan neylesin?” Akşam çadırına gelip de yastığın ucunda küçük bir kağıt parçası bulan Yavuz Sultan Selim Han, kağıdı okuyunca bu notu yazanın, çadırını süpüren cariye olduğunu anlar. Hemen notun altına, cevabını yazar ve “Derdi neyse söylesin.” Kağıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Cariye temizlik için çadıra geldiğinde ilk iş kağıdı arar kâğıdı bıraktığı yerde duruyor bulur. Kalbi deli gibi çarpmaktadır. Büyük bir heyecanla, kaparcasına kağıdı alıp okuduğunda heyecanı bir kat daha artar. Halifenin cevabından cesaretlenen cariye kağıdı çevirip dünkü notunun altına şu notu ekler; “Korkuyorsa neylesin?” Akşam olur. Halife çadıra döner. Kağıdı okur ve cevabı yazar “Hiç korkmasın söylesin.” Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir Aşkını bu akşam halifeye söyleyecektir. Ne olacaksa olsun artık. O gün temizliği bitirdiği halde gitmeyip halifeyi beklemeye başlar. Yavuz Sultan Selim Han akşam çadıra dönünce cariyeyi kendisini bekler bulur. Cariye, halifeyi görünce hemen ayağa kalkıp temenna durur. Yavuz Selim Han “Buyurunuz, sizi dinliyorum” deyince, cariye tüm cesaretini toplamaya çalışırken, titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan yüzü kıpkırmızı olmuştur. Kalbi yerinden fırlarcasına atarken, titrek ve mahcup bir sesle, “Efendim..” der “Cariyeniz… Size…” ve cümlesini tamamlayamadan yığılıp kalır. Kalbine sığmayan aşkını söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyenin, bu tertemiz aşkı karşısında koca halife, celadetli Yavuz Sultan Selim Han, yanaklarından süzülen yaşları silerken etrafındakilere der ki; “Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira aşık, maşukunun yolunda olur ve o yolda ölür.” Yavuz Sultan Selim ve gerçek aşk Bu hikaye Yusuf DURUnun “Bin Akçeye Bir Söz” isimli kitabından tanıtım amaçlı bir alıntıdır.
Forumlar Yeni mesajlar Cevaplanmamış konular Forumlarda ara Sözlük Anasayfa Gelişmiş Arama Medya Yeni medya Yeni yorumlar Medya ara Neler yeni Yeni mesajlar Yeni medya Yeni medya yorumları Son aktiviteler Kurallar Teknoloji Haberleri Giriş yap Kayıt ol Neler yeni Ara Ara Sadece başlıkları ara Kullanıcı Gelişmiş Arama... Yeni mesajlar Cevaplanmamış konular Forumlarda ara Menü Giriş yap Kayıt ol Navigasyon Install the app Daha fazla seçenek Değiştir Bize ulaşın Kapat Menü Sadece başlıkları ara Kullanıcı Gelişmiş Arama... Forumlar SDN Konu Dışı Konu Dışı Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız. Yavuz Sultan Selim Han'a Aşık Olan Kadının Hikayesi !! Konuyu başlatan mr_rain Başlangıç tarihi 21 Mart 2010 Bu konuyu okuyanlar Toplam 1 Kullanıcı 0, ziyaretçi 1 21 Mart 2010 1 mr_rain Guru Katılım 9 Temmuz 2008 Mesajlar 23,959 Reaksiyon puanı 440 Puanları 83 [SDNTV3] 21 Mart 2010 2 axilik Profesör Katılım 30 Ocak 2009 Mesajlar 1,122 Reaksiyon puanı 6 Puanları 0 gerçekten çok güzel bir hikaye.. face de hemen paylaşıyorum 21 Mart 2010 3 maiwesiyah Profesör Katılım 2 Mart 2009 Mesajlar 1,197 Reaksiyon puanı 11 Puanları 0 çok güzel teşekkürler... 21 Mart 2010 4 by efsane Rektör Cezalı Emektar Katılım 10 Aralık 2008 Mesajlar 14,683 Reaksiyon puanı 2,142 Puanları 113 böle bi cariye bulsam ben ölürüm Cevap yazmak için kayıt ol veya giriş yap Benzer konular Bu Dünyadan Bir Yavuz Sultan Selim Geçti Ⓢєччαh 5 Haziran 2020 Şiir, Öykü, Deneme Cevaplar 0 Görüntüleme 288 5 Haziran 2020 Ⓢєччαh Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün Çinlilere satışına onay çıktı Sardaukar 12 Ocak 2020 Siyaset Cevaplar 4 Görüntüleme 393 12 Ocak 2020 OzkanK. Bir Mount & Blade Hikayesi... - 4. Bölüm Final Penetrator God 14 Mart 2021 Şiir, Öykü, Deneme Cevaplar 5 Görüntüleme 1K 30 Nisan 2021 Penetrator God Kilitli Recep Tayyip Erdoğan - Parası Olmayan Yavuz Sultan Selim köprüsünden geçmesin Ben Kenobi 22 Haziran 2018 Erken Seçim 2018 Cevaplar 6 Görüntüleme 661 23 Haziran 2018 Creative Bir Mount & Blade Hikayesi... - 2. Bölüm Penetrator God 10 Mart 2021 Şiir, Öykü, Deneme Cevaplar 1 Görüntüleme 1K 14 Nisan 2022 Tolgahan Tosun Paylaş Facebook Twitter Reddit Pinterest Tumblr WhatsApp E-posta Link Son mesajlar SDN Sdn forum bitmiş 17 kişi En son Uchiha Sasuke 8 dakika önce Forum Hakkında Bilgisayar satışlarında 28 yıl sonra rekor kıran düşüş! 4 kişi En son Uchiha Sasuke 11 dakika önce SDN Haberleri/Makaleleri Ne dinliyorsunuz? 8 kişi En son ConfickerBelasi 16 dakika önce Forum Oyunları Haber 11 Sene Önce 160 TL'ye Aldım Şu An 1700 TL 🥲 14 kişi En son Uchiha Sasuke 17 dakika önce Teknoloji Haberleri Soru Redmi 7 kişi En son BehzatAmirim 17 dakika önce Xiaomi Forumlar SDN Konu Dışı Konu Dışı Üst
Yavuz Sultan Selim'e aşık olan cariyenin hikayesi iki farklı şekilde anlatılmaktadır. Birinci hikayede cariyenin bir Türkmen kızı olduğundan bahsedilirken diğer hikayede cariyenin Mısırlı olduğu söylenir. Ancak hikayenin anlatılış biçimi ikisinde de aynıdır. Cihan padişahı ile cariyenin hikayesi şu şekilde gerçekleşir! Yavuz Sultan Selim Han Mısırı fethettikten sonra bir süre daha orada kalır. Bu süre zarfında da bir cariye cihan padişahının çadırını temizler ve gündelik işlerini yaparmış. Birgün bu cariye bir şekilde cihan padişahı Yavuz Sultan Selim'i görür ve ona aşık olur. Cariyenin aşkı gün geçtikçe artar ve bu durumu padişaha bildirmeye karar verir. Cariye hem padişahtan korkar hemde nasıl bu durumu açıklayacağını bilemez bir halde küçük bir not yazıp yatağına bırakmaya karar verir. Not kağıdında şu ifade yazmaktadır; "Derdi olan neylesin?". Cihan padişahı akşam yatağında not kağıdını görür ve okur. Kağıdın arka tarafına da şu ifadeleri yazar; "Derdi neyse söylesin!". Sabah heyecanla bıraktığı not kağıdını arayan cariye bıraktığı yerde kağıdı bulur. Heyecanla not kağıdına bakan cariye padişahın yazdığı ifadeyi okur. Kendi yazdığı cümlenin altına tekrar "Korkuyorsa neylesin?" yazar ve not kağıdını aynı yere bırakır. Aynı günün akşamında Yavuz Sultan Selim kağıdı alır ve cariyenin notunu okur. Padişah'da kendi yazdığı ifadenin altına cevaben "Hiç korkmasın söylesin!" yazar ve yatağın üzerine bırakır. Ertesi gün cariye not kağıdını okur ve bütün cesaretini toplayarak padişahla konuşmaya karar verir. Gündelik işlerini bitirdikten sonra padişah gelene kadar çadırda bekler. Padişah yanındakilerle birlikte çadırına döndüğünde cariyenin kendisini beklediğini görür. Cariye de hemen ayağa kalkarak temenna durur. Cihan padişahı cariyeye yönelerek "Buyrun, sizi dinliyorum." der. Cariyeyi bir heyecan basar ve titreyen ellerini saklamaya çalışır. Tekrar cesaretini toplayan cariye "Efendim..." der bir süre duraklar, "Cariyeniz..." dedikten sonra cümlesine devam edemez ve olduğu yere yığılır. Aşkını dile getiremeden ruhunu teslim eden cariyenin bu durumu Cihan padişahını oldukça derinden etkiler ve göz yaşlarını tutamaz. Yavuz Sultan Selim Han göz yaşlarını sildikten sonra etrafındakilere "Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür." der.
yavuz sultan selim aşk hikayesi